SAKURA ÇİÇEĞİ

Her insanın ayrı ayrı hikayesi her hikayenin bir anısı vardır kimileri bu anılara örf ve adet der nesilden nesile devam ettirirken kimileri eserlerini sanata dönüştürme peşindedir. Bizler ailelerimizden  atalarımızdan gördüklerimiz ile bugünlere gelmekteyiz dünün boşluğunu bugün doldurmayı görev edinmiş durumdayız da denilebilir. Buna hayat bir şekilde devam ederken atalarımızdan kalan yadigarları unutmamak gerekir. Bu fikirle yola çıkarak her yıl belli dönemlerde yapılan kutlamalar sergiler müzeler müze içerisinde bulunan eserler günümüze kadar gelmiş bizlerin ne kadar zengin bir millet olduğunu bire bir göstermişlerdir.

İnsan göçüp gideceği şu fani dünyadan anılarla ayrılır eserleriyle uğurlanmış  olur o yüzden her insan çırılçıplak geldiği bu dünyevi hayata bir eser bırakmalıdır bu eser kimi zaman bir kitap kimi zaman bir heykel kimi zaman bir resim veya yapıt olmalıdır. Ben kendime bir kitap seçtim yıllar sonrada hatırlana bilmek bir insan bile olsa ona dokunabilmek bir çocuğun göz yaşlarını silebilmek için bu kadar konusunu açmışken sizlerle yazmış olduğum SAKURA ÇİÇEĞİ isimli kitabımdan da bahsetmek isterim.

Az öncede söz ettiğim gibi insan göçüp gideceği şu fani dünyaya hatırlanmak için bir şeyler bırakmak ister ben hem hatırlanmak hem de günümüz sorunlarından olan bir durumu sevgili okuyucularım ile paylaşmak istedim. Bugün annesi ve babası ayrılmış yetiştirme yurdunda veya yakın akrabalarına bırakılan bir çok çocuk görmekteyiz. bu çocuklar kimilerine gölge kimilerine bir hayat kimilerine ise cehennem azabı oluyor ben ailem için hangisiyim bilmiyorum oysaki her çocuk masum doğar fakat ailesi olmamış çocuklar tek başlarına bir şeyler yapma peşindedirler. Kimileri bu durumdan güçlenip yere sapa sağlam basarken kimileri çoktan omuzlarını düşürmüştür ben bu omuzların sesini duyurmaya sessiz çığlıkların sesi olmaya geldim. Bunu ne kadar yapabiliyorum insanları ne kadar etkileye biliyorum bilmiyorum ama en azından çabalıyorum zaten geçmişten günümüze gelen eserlerde dünün çabası değil midir ? Kısacası bu cennet diyara bırakılan her anı bugün kültür mirasımız olarak önümüze çıkmaktadır bu mirasa sahip çıkmayı unutmayalım yaşadığımız her gün her saat her dakika bir vaktimiz olduğunu unutmayıp kendimizden anılar bırakmayı ihmal etmeyelim ki unutulmayalım.

MİSAFİR YAZAR HAVVA ŞERMET’İN KALEMİNDEN

Related posts

Leave a Comment