TOPRAĞINIZ BOL OLSUN

“Merhametsiz kalpleri sana benzettiler,

Sana dilsiz, sana ruhsuz dediler,

Oysa senindir devrindeki beste,

Seninle şekil verir ruhuna heykeltıraş,

Sana sürülür yüz, sana vurulur baş.”

Bir milletin geriye bıraktığı kültür emanetlerinden belki de en önemlisidir mezarlar. Kim yaşamış? Nerede yaşamış? Ne zaman yaşamış? Nasıl yaşamış gibi temel soruların cevapları çoğunlukla mezar sahipleriyle birlikte gömülüdür topraklara.

Hitit, Mısır, Frig, Urartu, Maya, Sümer… Türk, Çin, Fars farketmez. Toprağın sahiplerinin bir nevi imzalarıdır onlar.

Dünya hayatından sonsuz aleme geçiş kapısıdır, dirisine duymadığınız saygıyı ölüsüne duyarsınız.

Kültürümüzün de ayrılmaz bir parçasıdır. “Kurgan” olur, tarihi liderlere, “Kümbet” olur, komutanlara ve ailelerine, “Türbe” olur, inanç büyüklerimize yer sahipliği yaparlar. Belki de onlar vatanlarına yeraltından sahip çıkmaya devam ediyorlardır kim bilir…

Bulundukça ve özelliklerini öğrendikçe heyecanımızı arttıran, milli duygularımızı kamçılayan bir çok büyüğümüz mevcut. Son zamanlarda bulunan Cengiz Han’a ait kurgan bilgileri de açıklandıkça bunu daha iyi anlayacağız.

Eski “BEY”ler vefaat ettikleri zaman mezarları yapılır ve belirli bir süre yönettiği halkın bu mezara toprak atmasına izin verilirmiş. Halkın sevgisiyle orantılı olarak mezar toprakla dolar taşar bir tepe halini bile alırmış Bu yüzden ki insanlar öldükleri zaman iyi niyet göstergesi olarak arkasından “Toprağı bol olsun” denilmektedir. Şimdilerde bu kültür sadece söz olarak devam etmektedir.

Anıtkabir’in Türk kültürüne göre özelliklerine bir bakalım:

Ankara’da böylesi bir anıt mezar için en uygun alanın bir rasat istasyonu kurulu olmasından dolayı adı Rasattepe olan bölgede yapılmasına karar verilmiştir. Bölgede yapılan

çalışmalarda öncelikle milattan önce 12. Yüzyılda Anadolu’da devlet kurmuş Friglere ait tümülüsler, arkeolojik kazılarla çıkarılmış; bu tümülüslerden çıkan eserler

ise Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne kaldırılmıştır.

Anıtkabir projesinin belirlenmesi için açılan yarışmaya 49 mimari proje katılmıştır. 25 numaralı projeleriyle Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda yarışmayı kazanmıştır. Projenin

de belirlenmesini takiben, 9 Ekim 1944’te görkemli bir temel atma töreniyle başlayan Anıtkabir inşaatı; 9 yıllık sürede dört aşamada tamamlanmıştır.

Birinci Kısım: 1944 – 1945

Toprak seviyesiyle Aslanlı Yol’un istinat duvarının inşasını kapsayan ilk kısım inşaat 9 Ekim 1944’teki temel atma ile başlamış, 1945’te ise tamamlanmıştır.

İkinci Kısım: 1945 – 1950

29 Eylül 1945’te başlayıp 8 Ağustos 1950’de tamamlanan ikinci kısım inşaatta ise mozole ve tören meydanını çevreleyen yardımcı binalar inşa edilmiştir.

1947 yılının sonuna dek mozolenin temel kazısı ile izolasyonu tamamlanmış; çöküntülere engel olacak biçimde 11 metre yüksekliğe sahip betonarme temel sisteminin

demir montajı final aşamasına getirilmiştir. Bu beş yıllık periyotta aynı zamanda giriş kuleleri, yol düzeninin önemli bir bölümü, fidanlık tesisi, ağaçlandırma

çalışmaları, arazinin sulama sisteminin büyük bölümü bitirilmiştir.

Üçüncü Kısım: 1950

Anıta çıkan yollar, Anıtkabir Aslanlı Yol, tören meydanı, mozole üst döşemesinin taş kaplaması, lahit taşının yerine konulması, merdiven basamaklarının

yapılması ve tesisat işleri; 1950 yılında nihayete eren üçüncü kısım inşaatla ortaya konulmuştur.

Dördüncü Kısım: 1950 – 1953

Şeref holü döşemesi, şeref holü çevresi taş profilleri ve saçak süslemeleri ile tonozlar alt döşemelerini kapsayan dördüncü ve son inşaat evresi de 20

Kasım 1950’de başlayıp 1 Eylül 1953’te sona ermiştir.

Anıtkabir’in Türk Mimari Özellikleri

Anıtkabir’in bulunduğu yerin seçimi tıpkı mimari özellikleri gibi bir anlam taşımaktadır. Rasattepe’yi ilk olarak Aydın Milletvekili Mithat Aydın önermiştir.

Burayı önermesinin sebeplerinden biri, Atatürk’ün Ankara’da yaşadığı yıllarda bir gün bu tepeyi gezmeye gelmesi ve yanındakilere ‘Burası ne kadar güzel

bir anıt yeridir.’ Demesi ve aslında belki de burayı kendisi için önermiş olmasıdır. Ata’nın bu cümlesinden de yola çıkarak Anıtkabir’in inşa edilmesi için en uygun yerin, Anadolu’nun köklü medeniyetlerinden biri olan Frig Uygarlığının da yerleşkesi olan Rasattepe olması kararlaştırılmıştır.

Anıtkabir’deki Sayıların Bize Anlattıkları:

Anıtkabir’in yapımı için seçilen Rasattepe’nin yükseltisi 907 metredir. Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin olduğu nokta ise 905 metredir. Bu iki sayı bizi

Atatürk’ün sonsuzluğa gözlerini yumduğu saat olan 9:05’i hatırlatmaktadır. Anıtkabir’in bulunduğu alana giriş için öncelikle yüksekliği 4 metre olan ve

26 adet basamağı bulunan bir merdiveni aşmanız gerekmektedir. Bu merdiven 14 ve 12 basamak şeklinde bir sahanlıkla iki kısma bölünmüştür. İlk girişte sizi

karşılayan basamakların 26 tane olması sembolik olarak 26 Ağustos’taki Büyük Taarruz’a ithafen yapılmıştır. 26 adet merdiveni aştıktan sonraki 5 basamak

ise, Türk ordusu tarafından Yunan ordusunun bozguna uğratıldığı tarih olan 26 Ağustos’tan sonraki ‘5 günü’ simgeler. Bu iki ayrıntıdan sonra, merdivenlerin

yüksekliği olan 4 metre ile basamakların sayısı olan 26’yı çarptığımızda 104 sayısı karşımıza çıkar. Elde ettiğimiz 104 sayısı ise Maya takviminde sıkça

yer alan bir sayı olup, karşılığı da tam olarak 1 asır demektir. ‘Maya Uygarlığı nereden çıktı şimdi, ne alaka’ demeyin. Çünkü; Mustafa Kemal Atatürk’ün

Maya’lara özel olarak ilgi duyduğu ve bu medeniyete önem verdiği herkesçe bilinmektedir. Bu yüzden de Anıtkabir’in yapımında Maya medeniyetinin geliştirdiği

uzay ve takvimle ilişkili olan 29.5, 52, 63, 72, 104, 144, 3744 ve 1366560 gibi daha birçok sayıya rastlamak mümkündür. Merdivenlerin bittiği noktada solda

erkek, sağda kadın heykeller vardır ve bu heykeller Türk heykeltraş Hüseyin Özkan tarafından yapılmıştır. Anıtkabir’in girişi olan ve ‘Aslanlı Yol’ olarak

adlandırılan bu koridor (Alle) 262 metredir. Aslanlı yolun sağında ve solunda karşılıklı olarak Türk heykeltraşların ellerinde hayat bulan 24 adet aslan

heykeli mevcuttur. Aslanların 24 tane olması, onların 24 Oğuz boyunu temsil etmesinden dolayıdır.

Anlattığımız gibi Ata’nın huzuruna yapının doğu yönündeki sağlı ve sollu 24 adet aslan heykelinin sıralandığı 262 metre uzunluğundaki

bir yoldan girilmektedir. Aslanların sıralandığı bu yürüyüş yolunda bulunan taşlar asimetrik olarak döşenmiştir. Asimetrik olan bu taşların, döşeme aralıkları

5 santimetredir. Girişteki taşların bu şekilde yerleştirilmesinin sebebi ise, onun huzuruna çıkacak olan herkesin önce başını öne eğmesini sağlamaktır.

Aslanlı yolun bitiminde ‘Tören Meydanı’ olarak adlandırılan alana varılmaktadır. Tören meydanı, TBMM ve Ankara Kalesi’nin kesiştiği noktada konumlanmaktadır.

TBMM yapısının mozoleye uzaklığı 1920 metredir. Bu uzaklık TBMM’nin kuruluş tarihi olan 1920’ye işaret etmektedir. Bu noktaları düşününce mozolenin konumu

mükemmel bir ayrıntıyı bizlere göstermektedir. Mozolenin büyük sütunlarının her biri 19,44 metre yüksekliğe sahiptir. Bu da Anıtkabir’in temelinin atıldığı

yıl olan 1944 yılını bizlere hatırlatmaktadır. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün boy uzunluğu 1.73 metredir. Onun boyunun uzunluğu olan 1.73 ile mozole

sütunlarının yüksekliği olan 19,44’ü çarptığımızda 33,6 sayısı karşımıza çıkar. Bu sayı da Anıtkabir’deki 33 metrelik bayrak direğinin yüksekliğinin belirlenmesinde

kullanılmıştır. Tören meydanından sütunlu mozoleye toplam 42 adet basamaklı merdivene tırmanarak ulaşılmaktadır. 42 basamak bize Atatürk’ün cumhuriyeti

ilan ettiğindeki yaşı olan 42 sayısını göstermektedir. Anıtkabir’in dış cephe duvarlarında Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Onuncu Yıl Nutku bulunmaktadır.

Bu yazıların duvarlardaki yerleri onların oraya konulurken Orhun Yazıtları’ndan esinlenildiğini göstermektedir. Dış cepheden iç cepheye geçtiğimizde ise

‘Şeref Salonu’ olarak adlandırılan alana ulaşılmaktadır. Bu alanın zemin döşemelerinde, tavan alanında ve iç kolon süslemelerinde; yay, ok, yaba, koçbaşı,

koç boynuzu, bereket ve kurt ağzı motifleri göze çarpar. Bu motifler de Hun ve Göktürk kurganlarındaki motiflerin birebir aynısıdır.

Mozolenin uzun kenarı 72 metre ve kısa kenarı 52 metre uzunluğa sahip olup 3744 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Maya takviminde 365 gün vardır. 365 ile

3744 sayısını çarptığımızda 1366560 sayısı karşımıza çıkar. Bu sayı bizi, Maya takvimine göre güneşin kendi etrafında 3744 yılda ya da 1366560 günde dönmesini

tamamladığı sayılara götürür. Şeref salonunun ölçülerine bakıldığında bir kenarı 32 metre diğer kenarı ise 60 metre uzunluğunda olup toplamda 1920 metrekare alanı

kaplamaktadır. Bu sayı da yine bizi TBMM’nin kuruluş yılı olan 1920’ye götürmektedir. Anıtkabir’in projelendirilip inşa edilmeye başlandığı ve hemen hemen

inşasının bitirildiği 1940 – 1950 yılları, Türk mimarlığı için 2. Ulusal Mimarlık Dönemi olarak kabul edilmektedir. Bu dönemin eserlerine baktığımız zaman

anıtsal yönleri ağır basan, kesme taş malzemenin kullanıldığı, simetrik açıdan önem taşıyan yapılar olduklarını görebiliriz. Anıtkabir de bu dönemin özelliklerini

tamamen taşımakla birlikte Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini de yansıtmaktadır. Dış cephelerde, bilhassa duvarların çatı ile birleştiği yerlerde

kuleleri dört taraftan saran Selçuklu taş işçiliğinin testere dişi olarak adlandırdığı bordürler bulunmaktadır. Mehmetçik Kulesi ve Müze Müdürlüğü binasında

kullanılan çarkıfelek ve rozet isimli taş süslemeler Osmanlı – Selçuklu sanatından izler taşımaktadır.

Bahsettiğimizden çok daha fazla gizemi ve güzelliği içinde barındıran Anıtkabir’i, bir de bu bilgileri okuduktan sonra ziyaret edin ve her şeyin

bir anda nasıl da anlam kazandığını fark edin.

Rabbim tüm geçmişlerimize rahmet etsin. Toprakları bol olsun.

Mesut Hekimhan

Eğitimci Yazar

mesuthan@gmail.com

Related posts

One Thought to “TOPRAĞINIZ BOL OLSUN”

  1. Thanks for every other wonderful post. Where else may just anybody
    get that kind of info in such a perfect way of writing? I’ve
    a presentation next week, and I’m on the search for such information.

Leave a Comment