“Benim hâlâ umudum var. İsyan etsem de istediğim kadar” diyor ya şarkıda Mazhar Alanson
Peki, sizin hâlâ umudunuz var mı?
Peki, hangi konularda umudunuz var?
Hadi gelin birlikte umutlarımıza bir göz atalım ve onları tazeleyelim.
Türk Dil Kurumu umudu: “Ummaktan doğan güven duygusu” olarak tanımlamakta.
Umut sıkıntıların aşılmasını kolaylaştıran, korkuları azaltan, geleceğe daha bir güvenle bakabilmeyi sağlayan ve bizi vazgeçmekten alıkoyan bir duygudur. Umudumuz olduğu sürece bir adım sonrasını planlarız. Umudumuz olduğu sürece gayret ederiz. İşte bu yüzdendir ki, umutlarını Kaybedenler pes ederken umudu olanlar ise her zaman bir çıkış kapısı olduğuna inanırlar ve o kapıya ulaşmak için ellerinden geleni yaparlar. Kaybedenlerin ve kazananların farkı da burada başlar.
Umudumuz olmasaydı bugün hiç birimiz yürümeyi bilmiyor olurduk. Daha bir yaşındayken ilk adım atmaya başladığımızda defalarca düştük ama her seferinde kalktık. Çünkü daha o yaşta bile umudumuz vardı pes etmedik. Üniversite sınavını kaybettik belki İlk girişimizde ama pes etmedik. Umutla, gayretle tekrar girdik ve başardık. Belki defalarca iş başvurusunda bulunduk (Bir dahaki sefere olur) umuduyla. Büyüdükçe umutlarımızı kaybetmeye başladık. Oysa tecrübelerimize dayanarak daha da sarılmalıydık umutlarımıza.
Peki, geç mi kaldık umutlarımıza sarılmakta?
Elbette hayır Geç kalmadık. Çünkü henüz son nefesimizi vermedik. Atalarımızın da dediği gibi can çıkmadıkça umut kesilmezmiş.
Gelin şimdi umutla ilgili söylenmiş birkaç güzel söze göz atalım.
Bir yerde yaşam varsa, orada Umut da vardır.(M. T. Cicero)
Umut, insanoğlunun bütün acılarının merhemidir. (La Bretonne)
Umut olmadan, umut edilen ele geçirilemez.(Liesherak)
Sanayinin kamçılayıcısı, ilerleme gerçeği değil, umuttur.(Robert Southy)
Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden canlanır. (Şems-i Tebrizi)
Görüldüğü gibi bir bina için kolon ne ise insan için de umut odur aslında. Olmazsa olmazımızdır.