Birçok hayat deneyiminin içinde şekil alır insan. Bu deneyimlerin hikayesi kimi için bilinçli ilerlerken, kimi için de bilinçsizce akıp gider. Bireysel ya da toplumsal rehberlerle ilerlenen bu yürüyüşte, yorgun düşülen anlar, tökezletilen anlar, yanlış kararlar verilerek yönelinen tehlikeli yollara girilen anlar olabilmektedir. İyi rehberler sayesinde verimli sulak vahalara ulaşırken, kötü rehberler yüzünden de yoldan çıkılarak çölün en sıcak yerine varılabilmektedir. Binlerce yıl öncesinin bu somut ve sosyal gerçekleri, binlerce yıl sonrasının günümüz dünyasında eski tazeliğinden hiçbir şey kaybetmeden sosyal gerçekler şeklinde yaşamaya devam edegelmiştir.
Bu sosyal gerçeklerden biri de kuşkusuz pişmanlıktır. Pişmanlık duygusu çoğunlukla geçmişimize ait olmakta yahut da bugünü ve geleceği etkileyen artık değiştiremeyeceğimiz olgular üzerine yaşanmaktadır. Mesela “Keşke biraz daha fazla yardımcı olabilseydim mesleğini daha iyi yapabilirdi. Keşke fazla hız yapmasaydım kaza yapmazdım.” şeklinde tezahür edebilen bu ve buna benzer pişmanlıklar, insanlığın başlangıcından bu yana tekerrür edip durdu, duruyor, duracak. Pişman olmak aslında o kadar da kötü değildir. Zaten farkındalığı olan insan pişman olur. Bu farkındalık iyiliğe yönelik olduğunda değerli hale gelebilir. Kötü farkındalık kötülüğü arttırırken, iyi farkındalık iyiliğe hizmet eder. Mesela bir işyerinin güvenliğinin zayıf olduğunu bilen bir hırsız için bu farkındalık kötülüğe hizmet ederken, alkolik olmuş birisinin tedavi olarak bundan vazgeçmesi de iyiliğe hizmet etmekte, iyi farkındalığı temsil etmektedir. O halde, yapılacak hareket tarzı bellidir. Bugünkü aklım olsa diye kurduğumuz pişmanlık cümlelerini iyiliğe hizmet edecek şekilde noktalamalıyız. Bu şekilde hem kendimize hem de toplumun iyiliğine hizmet etmiş oluruz.
Her daim iyilikle kalmanız dileklerimle.
Mehmet Hüseyinçelebi
24.01.2021 Kastamonu