Yazmak; Aklından geçenleri, Kalbinden geçenleri, söylemek isteyip te söyleyemediklerini kağıda dökebilmek oldukça rahatlatıcı bir eylem olmakla beraber bazen meşakkatli olabiliyor. Meşakkatli olmasının en büyük nedeni ise ne yazacağını bilememekten kaynaklanıyor. Tıpkı akşama ne pişireceğini bilememek gibi.
Önce ne pişireceğini düşünür durursun. Ne pişireceğine karar verdiğinde ise gerekli malzemelerin olup olmadığına bakarsın. Her şey vardır. Her şey tamdır ama bir malzeme hariç. İşte Tam da bu noktada o yemeği yapmaktan vazgeçersin ve başka bir yemek yapmaya karar verirsin. Eğer bu sefer bütün malzemeler eksiksizse yemeğini yapmaya başlarsın.
Yazı yazmak da bunun gibidir. Yazıyı yazabilmek için bütün malzemeler tam olmalıdır. Konuyla ilgili bilgi, o bilgiyi şekillendirecek fikir, Biraz duygu ve zaman… Evet şimdi yazıyı yazmak için hazırsındır. Bu seferde hangi malzemeyi (bilgi, fikir, duygu) ne kadar koyacağın konusu çıkar karşına.
Bütün bunları neden mi anlatıyorum?
Bunları anlatıyorum çünkü bazen yaşadığım şey tam da bu oluyor. Ne yazacağımı, nasıl yazacağımı düşünüp duruyorum. Hangi konuda yazacağıma karar verebilmek bir parça olsun rahatlamamı sağlıyor. Yazıyı tamamlayabilmek ise gerçekten tam bir rahatlık.
Bu haftaki yazımda da sizlere bunu aktarmak istedim. Beş dakikada okuyup bitirdiğimiz yazıların hangi süreçlerden geçtiğini. Her konu böyledir aslında. Üretme süreci uzun olurken, tüketme süreci Beş dakika. Farkında olabilmek dileğiyle.
