GEÇMİŞ OLSUN

Görüyorum ki, bazı insanlar “Çamur at izi kalsın” anlayışı içinde. Anlayış dediğime bakmayın siz. Pek anlaşılacak bir şey değil, içinde bulundukları anlayış. Maalesef ki o çamurun bir gün kendi ellerine de bulaşabileceğini hesaba katmıyorlar. Aynı çamura bir gün kendilerinin de maruz kalabileceğini düşünemiyorlar. Kim bilir belki kıskançlıktan belki de ciğere uzanamayıp aç kaldıkları için yapıyorlar bunu. Belki de o an tek düşündükleri günü kurtarmak. Sanki dünya tek günden ibaretmiş gibi. Evet, atılan o çamurun izi kalıyor belki. Kendini aklamak için uğraşıp duruyor sevgili kurban. Çamuru atanlar da bunun tadını çıkarıyor kendince zafer kazanmışçasına. Tıpkı elindeki silahı hasmına doğrultup tetiği çeken kişinin sorunu ortadan kaldırdığını zannettiği gibi. Tetiği çektiğinde hasmını yaralıyor ya da öldürüyor. İlk bakışta amacına ulaşıyor. Aferin o kişiye. Peki ya eline bulaşan barut? Hadi bakalım uğraş dur şimdi. Elindeki barutu temizlemek için, delilleri ortadan kaldırmak için ve bunları yaparken başkalarına yakalanmamak için uğraş dur. Ne oldu? uğraşma sırası tetiği çekene geçti. Bu durumda bana “Hadi ama ikisi aynı şey değil” diyebilirsiniz. Ben de size teşbihte hata olmaz derim.

Peki sevgili kurban bir gün aklanırsa?

Elbette aklanacak er ya da geç. İşte o zaman çamurlu ellere güven kalmayacak. Doğruyu söylediklerinde bile o sözler kulak arkası edilecek. Bağırıp çağıracaklar belki ama kendilerinden başka duyan olmayacak. O güne kadar “Dostum” dedikleri dağılıp gidecek çil yavrusu gibi. Sonrasında yeni dostlar edinecekler en sahtesinden. İşte o zaman kendi sonlarını hazırlamış olacaklar. Farkına vardıklarında ise iş işten geçmiş olacak.

Related posts

Leave a Comment