AH BE ZÜLEYHA! -2

Ne haber Züleyha?

Uzun zaman oldu seninle görüşmeyeli, dertleşmeyeli. Seninle görüşmediğim bu süre içerisinde o kadar çok şey yaşadım, o kadar çok şey öğrendim ki…

İnsan, yaşadığı müddetçe hep bir şeyler öğreniyor. Öğrenmek denilen şey uçsuz bucaksız bir gökyüzü sanki. Yaşadıkça bu gökyüzünün hangi bulutuyla, hangi yıldızıyla nerede ve ne zaman karşılaşacağımız ise koca bir muamma. Bir de o yıldızlarla ve bulutlarla karşılaştığımız zaman nasıl davranacağımız ya da nasıl davranmayacağımız konusu var ki, işte burada öğrendiklerimiz devreye giriyor. Öğrendiklerimiz ve öğretilenler…

Neler mi öğrendim Züleyha?

Ah be Züleyha o kadar çok şey öğrendim ki şu hayatta.  En iyi öğrendiğim şeylerden biri de görmemezlikten gelmek. Peki ya sen hiç görmemezlikten geldin mi Züleyha? Sen hiç duymamazlıktan geldin mi? Hiç safa yattın mı mesela?

Ne oldu da bu kadar dertlendim diye mi soruyorsun Züleyha?

Hangisini anlatayım, nereden başlayayım bilemedim. Varsa senin bir fikrin tut ellerimden göster bana.  Eteğimdeki taşlar o kadar çok birikti ki mesela. Dökmeye hangisinden başlayayım kararsızım. Hani diyor ya Fuzuli: “Söylesem suç, sussam dert oluyor” diye. Benimki de o misal Züleyha. Anlıyorsun beni öyle değil mi?

Hani çalışmaktan yorulur da insan bir çay demler ya da bir kahve yapar kendine. Uzatır bacaklarını ve içer çayını, kahvesini. Yine geçmediyse yorgunluğu yatar ve uyur. Uyandığı anda her şey sıfırdan başlamış gibidir.

Peki ya susmaktan kaynaklanan yorgunluk için ne yapmalı Züleyha?

O kadar çok şey yaptım ki kendimi ifade edebilmek adına. Açıkça söyledim suç oldu. Esprili bir dille söyledim “Şakacı kız” oldum. Susunca da “Sessiz kız” oldum. Öyle zannediyorum ki, tek bir seçenek kaldı geriye. O da gerçekleştiğinde ya “Badem gözlü” olacağım ya “Sırma saçlı”Züleyha. Oysa ben zaten hem badem gözlüyüm hem sırma saçlıyım Züleyha.

Related posts

Leave a Comment