Havaların yavaş yavaş serinlediği ve adım adım kış mevsimine yaklaştığımız şu günlerde son güneşli günleri yaşıyoruz. Son güneşli günler olması nedeniyle ve bir sonraki Yaz mevsimine kadar güneşe Hasret kalacağımızı bildiğimiz için şikayet etmeden tadını çıkarıyoruz güneşin. Oysa bu sıcaklar 2 ay daha devam edecek olsaydı hiç doldurur muyduk parkları, bahçeleri? Dost sohbetlerinde “Son güneşli günler” edebiyatı yapar mıydık? Google’da “Pastırma sıcakları ne zaman” diye arama yapar mıydık? Gidenin arkasından ağlıyoruz şimdi üstelik daha gitmeden. Belki de en çok ağlayanlardan biri benimdir. Belki de en çok ağlayanlardan biri ben olduğum için bu konuda kolaylıkla tespitte bulunabiliyorumdur. Belki de en çok ağlayanlardan biri ben olduğum için bunu bu kadar rahat dile getirebiliyorumdur.
Peki, neden en çok ağlayanlardan biriyim?
Beni bilenler bilir. Bilmeyenler için kısaca şöyle anlatayım. Oldum olası hep sevmişimdir Yaz mevsimini ve sıcakları. Herkesin sıcaklardan bunaldığı yaz günlerinde bir ağaç misali kalabilmişimdir güneşin altında. İşte bu yüzden kış mevsiminin gelecek olması ve soğukların kapıda olması beni şimdiden tedirgin etmeye yetiyor. Benim gibi soğuklarla arası iyi olmayanlar, beni çok iyi anlayacaklardır diye düşünüyorum.
Bir zamanlar “Göçmen bir kuş olsaydım; havaların serinlemesiyle uçup gitseydim sıcak ülkelere. Havalar ısındığında yeniden gelseydim” diye hayal kuruyordum. Oysa şimdilerde farklı düşünüyorum. Vazgeçtim uzak diyarlara gitme hayalimden. Ben gideceğime bu diyarlardan, üşüme hissi gitsin gidebildiği yerlere. Açtım kapıyı sonuna kadar ve serbest bıraktım üşüme hissini. Şimdi gitsin gidebildiği yere kadar. Ben özlerim memleketimi, sevdiklerimi; ararım alışkanlıklarımı. Hiçbir zaman gezginci bir ruhum olmadı benim. Yerleşik hayatın insanıyım ben. Tıpkı ilk kez yerleşik hayata geçen Uygurlar misali. Oysa ne kadar farklı olurdu her iklime, her koşula uyum sağlayabilen insanlar olsaydık. Diğer taraftan, uyum sağlamak çok kolay olsaydı özlemek olmazdı ne bileyim kıymet bilmezdik herhalde. Neyse ben konudan uzaklaşmayayım.
Mademki değişen hava koşullarına kolaylıkla uyum sağlayamıyorum, mademki soğukları sevmiyorum; öyleyse üşüme hissi verip sıcaklık almak istiyorum. Tıpkı “Eskiyi getir, yeniyi götür” kampanyası misali.