UZUN GECE

Malazgirt’ten İstanbul’a, İstanbul’dan Çanakkale’ye kadar  nice zaferler kazanan millet 15 Temmuz’da da kendini gösterdi. Zifiri karanlıklar içinde milleti uyandıran bomba sesleriyle gözler açıldı 15 Temmuz gecesine. O gece akan sular durmuş ama kanlar hâlâ damlamaktaydı. Milyonlarca insan o gece karanlıklar içerisinde milletinin daha da karanlığa gömülmesini engellemek için sokağa atıldı. 

Yaşlısından gencine bütün millet ülkesi için seferber olup delirmişçesine tankların üstüne koştu. Hiçbirinde ölüm korkusu yoku çünkü hepsi cennetin yoluna abdestli, tekbirlerle,imanlı gönüllerle gidecekti. Allah’tan başkasından korkmayan bu millete ne namlular doğruldu da bu millet eğilmedi Elif gibi durdu her birinin karşısında. “Durun geçemezsiniz” diyenlerde vardı “biz kardeşiz kendinize gelin” diyenlerde. Dost bildiği kişilerden Kabil’den daha acımasızca bir darbe aldı bu millet. Çünkü Kabil kardeşinin yüzüne bakarak taşını fırlatırken,15 Temmuz’da kardeş bilinen kalleşler nice vatan evladının sırtından vurmaya davranmışlardı. Bu vatanı hiçbir zaman bırakmayan millet o zamanda bırakmamaya niyetliydi. Çünkü Türk zillet altında yaşamaya alışık değildi. Helikopterlerin sesi daha ürkütücü olduğu o gece kötü polis ve iyi polis kol kanat geziyordu.Telsizler güvensiz,çağrılar habersizdi. Milletin canında tehlike geziyordu dillerindeki tekbirle birlikte. Hiç bitmeyecek o gece nice canları götürdü birkaç saat içinde.

Uzun süre sonra baba ve oğul yan yana yatıyordu o gece. Ama çocuk korktuğu için değil bulunduğu yeri rahat bulduğu için kalkamıyordu oradan. Çünkü bir ışık sızmıştı yüzüne nurdan. Bir çocuğun feryadı yayıldı ve “Babaaa…” diye. Huzurlu uykunun ardından kabus gibi gerçeklere uyanan çocuklar vardı. Bunlardan biride Ömer Halisdemir’in oğlu Ertuğrul’du. 15 Temmuz’da canı pahasına karargahı koruyan Ömer Halisdemir otuz kuş ile havalandı. Çok nadir kişilerin erişebileceği yere,şehitler tezgahına,gitti. Meclis bombalandı, yürekler dağlandı. Artık vatanı kurtaracak canlar gitmiş elinde çekiç, ayakkabı,kerata ve küreklerle bitkin köylüler vardı. Kısa zaman sonra onlar da ölecek ve vatan elden gidecek derken bir mucize yaşandı! Halkın yumruğu tankın tüfeğini yamulttu, uçağın motorunu söktü ve karanlığa gömülecek bu milleti bir sabah güneşi karşıladı. Çiçekler yeniden açtı, sular coşkuyla akmaya devam etti ve zaman  15 Temmuz’u asla  unutmadı. 

“Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece.

Ruhları yoktu.

Korkar mı senin oğlun, korkmaz..

Korkmadım!”

“Otuz Kuş” şiirinden alıntı 

Related posts

Leave a Comment