ENGEL SİZ OLMAYIN!

Toplumumuz insanları  nedense engelli bireylerimizi itip kakıyor hatta yok sayıyorlar. “Yorulursun” kelimesi altında birçok işten alıkoyuyorlar. Dünyada birçok engellinin ne gibi başarılara eriştiklerini bilmiyorlar;

Birçok eseriyle kulakların pasını silen doğuştan işitme engelli Beethoven mesela. Ondaki müzik aşkı oldukça  engeli hiçbir şeye engel olmamıştır.  Aynı şekilde işitme engeli olan Thomas Edison ‘da ampulü icattan geri durmadı. Bir diğer örnek Âşık Veysel. Görme engeli onu sazdan uzaklaştırmamış tam tersine uzmanlık alanı  olan saz onu âşık etmiş ve dünyaya tanıtmıştır…

Bütün bu gibi örnekleri barındıran dünyada siz neden engelli bir yakınınız(abinizi,ablanızı,kardeşinizi…) yapabilecekleri şeyden mahrum ediyorsunuz? Onlara böyle davranarak daha çok hayattan soyutlayıp öfkelendiriyorsunuz. Bu öfke kendilerinden başlayıp sonra size ve en sonunda hayata sirayet ediyor. Sırf  en sevdiği şeyleri yapamadıkları için! Bu durum onları öfkelendiriyor, öfkeli hallerini de önemsemiyorsunuz. “Nasıl olsa ‘deli”” diyor kendi kendilerine sakinleşmelerini bekliyor ama dışarıda kopan fırtınanın içerde estiğini hesap etmiyorsunuz. 

Joker filmini bilir misiniz? Hani bu psikopat olan karakter. İnsanlara zarar veren her yeri yıkıp dağıtan Joker. Eminim birçoğunuz ondan nefret edersiniz. Çünkü gerçek hikayesini izlememişsinizdir . İzlediyseniz bile onun yalnızlığını,dışlandığını, anlaşılmazlığını görmemişsinizdir. Görmek empati gerektirir çünkü. Siz Joker’in gözünden bakmıyorsunuz ki anlayasınız olup biteni. Size görünen taraf kamera önü,kamera arkası değil. 

Örneğini verdiğim bu film gibi etrafınızdaki başkalaştırdığınız kişilere de kamera önünden baktığınızdan onların gerçekten ne halde olduğunu anlamıyorsunuz. Anlamamakla kalmayıp kendilerini göstermelerine de izin vermiyorsunuz. Ya sonra? Sonra onlara küçümser gözüyle bakıyorsunuz. Bu durum onları kendilerine karşı şüpheye duymalarını sağlıyor. “Aceba gerçekten onlar haklı ben yanlışsam, boşuna uğraşıyorsam…” hissi aşılanıyor,her biri karamsar düşüncelere kapılıp hayattaki gayelerini yitirmeye başlıyor. Akabinde engelleri kendi gözlerinde de büyüdüğünden çıkış yolu bulamayıp hayata küsüyorlar. 

Bir hikâye vardı bilirsiniz. Dilerseniz hikâyeyi kısaca özetleyeyim:

Baba ile oğul tren yolculuğu esnasında oğlu “görüyorum görüyorum” diye parlayan gözlerle ağaçlara bakarken bu durumu  garipseyen bir kimse babasına oğlunun  neden böyle davrandığını sorar. Babasının cevabı “oğlum önceden kördü hiçbir şeyi göremiyordu şimdi ise gözleri açıldı ve her şeyi gördüğünden çok mutlu” olur. 

Belki içimizdeki engellilerin engelsiz taraflarını görmeleri de en az o çocuk kadar mutlu edecek. “Yapıyorum, yapabiliyorum ileride beni de anacaklar”diye  kendileriyle gurur duyacaklar belki de. Nede olsa herkes bir yere varmayı ister. Şu ölümlü dünyada ölümsüzlüğü yakalayacak,kendi adlarını duyuracak bir şeyler yapmayı ister. Onları durduran ise kendi engellerinden çok sizin koyduğunuz engellerdir. 

Related posts

Leave a Comment