ÖMER FARUK’UN LİFOS TlRMANlŞl-2

Ömer Faruk’un Lifos tırmanışı ikinci bölüm.

Ömer Faruk hızlıca kapıya yöneldi, anahtarın pufun üzerinde olduğunu görünce derin bir oh çekti. Anahtarı pantolonunun cebine koydu çantasını da sırtına takarak asansöre doğru yöneldi. Evin içerisinde yaşanılan telaş son bulmuştu. Karanlık yavaş yavaş uyanıyor, yıldızlar uykuya geçiyordu. Doğa şehirden gelecek misafiri için son hazırlıklarını da tamamlamıştı. Ömer binanın dışına adım atar atmaz, yaşanılan her zorluğun arkasında var olan ödül gibi, gökyüzünde sevinçle kanat çırpan kuşların ötüşlerinde saklı armağanın doğanın ta kendisi olduğunu çok önceden fark etmişti.

Ömer Lifos’un yollarında arabası ile ilerlerken, zirve hayalini bir kerede araba içerisinde prova etti. Daha önce Ali dağında zirveye çıkmanın sevincini tatmış olan Ömer Faruk, bu seferki faaliyetinin Ali dağına nispeten daha zor ve dik bir tırmanışa sahne olacağının farkındaydı. Lifos, Erciyes dağının en yüksek tepelerinden birisi olup 2510 metre yüksekliğe sahipti. Erciyes’in gölgesi altında yaşamını sürdürür, kuzeye bakan yamaçları normalden fazla üşürdü. Bu durumu fark etmiş tabiat ana Lifos’a kıyamaz tepenin üzerine rengini çam ağaçlarından almış olan yeşil battaniyesini örterek onu soğuktan korumaya çalışırdı. Lifos Aynı zamanda oksijen deposu olarak görev alır, kapılarını tabiat dostlarına her mevsim açardı. Ömer’in bu yüce arkadaş ile buluşması ilk değildi, daha önce de Lifos’a gelmiş; ancak tırmanış değil de çevresinde yürüyüşler yapmıştı.

Aslında Ömer’in bu tırmanış hikayesi sıradan bir insanın zirve yolculuğuna benzemiyordu; zira o doğuştan engelliydi. Anne karnındaki bir bebeğin ciğerlerinin oluşum süreci henüz altıncı ayın ortalarında başlarken Ömer daha altı buçuk aylıkken dünyaya gelmeye çalışmış ve başarılı olmuştu. Bu durum onun beyninde herhangi bir hasara sebebiyet vermediği gibi aksine çok güçlü bir karakterin oluşmasına katkıda bulunmuştu. Fakat bedenine kalıcı hasarlar bırakmıştı. Vücudunun sağ tarafını tam olarak kullanamıyor uzun yürüyüşlerde koltuk değneği yardımı ile yürümek zorunda kalıyordu. Ancak hiçbir zorluk onu hedeflerinden caydıramazdı. Tıpkı normal hayatında olduğu gibi doğanın içerisinde de kendisine imkânsız denilen şeyleri başarmak için çaba sarfederdi. Dostluğun, sadeliğin ve huzurun tabiatta olduğunu çok önceleri fark etmişti. Bazen gündelik yürüyüşlerinde bile zorlanan bu genç arkadaş. Doğanın kendisine kattığı gücü ve doğuştan gelen azim dolu savaşçı yönlerini de yanına alarak, normal insanların bile zorlandığı tırmanışlara imza atmaya çalışıyor ve atacaktı da.

3. bölüm çok yakında… 

Yazar Çınar

 Bu yazıya kayserihakimiyet2000.com adresi üzerinden de ulaşabilirsiniz.😀

Related posts

Leave a Comment