“Türk Olmak Zordur, Zira Tüm Dünyayla Savaşırsın, Türk Olmamak Daha Zordur, Zira Türklerle Savaşırsın”
Savaş çığırtkanları kıta kıta dolaşırlarken, kendi emelleri uğruna insanlığı yok sayarcasına katil planlarını uygularlarken, asırlar bize tarihin pencerelerinden nasıl seslenmiş hep birlikte bir göz atalım.
Gücü ellerinde bulundurdukları zaman kendilerinden başkalarına yaşama hakkı tanımayan zihniyetler tüm insanları dahi yok etme planları yapmaktadırlar. Tarih bu şekilde soykırımların yaşandığı savaşlarla doludur. Güç ve silah bu oluşumların elinde insanlık için büyük tehlikelere dönüşmektedir.
Türkler ise dünya hakimiyeti fikri ile ‘Gök çadırımız, güneş sancağımız’ diyerek hakimiyetindeki tüm dünyada herkese aynı anlayışla yaklaşmaktadır. Önce devletini kurup düzeni sağlar, kurduğu bu yapı ile de açları doyurup çıplakları giydirmek ilk gayesi olarak tüm insanların refahı için mücadele eder. Düşmanların her daim var olması sebebiyle de ordu-millet olarak hazır bekler.
Yaptığı savaşlar ile tarihe de yön veren Türkleri her yönüyle ele almak en doğrusu olacaktır. Ama biz bugün sadece savaşlar üzerinden değerlendireceğiz. Bu savaşlar, askeri, siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda tarih üzerinde derin izler bırakmış ve dünya düzenini şekillendirmiş önemli olaylardır.
Genel olarak Türk ordusu kendinden kat ve kat kalabalık ordularla savaşmışlar, çoğundan da mutlak galibiyet ile ayrılmışlardır. Düşmanların bu denli güçlü saldırmalarının en önemli sebebi ise savaşı kazanmaktan ziyade Türk milletini tamamen yok etme arzularından kaynaklanmaktadır.
Şimdi bazı önemli savaşlara ve sonuçlarına birlikte göz atalım;
Malazgirt Savaşı (1071): Büyük Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılmıştır. Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış Türkler Anadolu’ya yerleşmeye başlamıştır.
Miryokefalon Savaşı (1176): Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılmıştır. Anadolu’nun kesin olarak Türk yurdu olduğu kabul edilmiştir.
Kosova Savaşı (1389): Osmanlı İmparatorluğu ile Sırp Despotluğu ve müttefikleri arasında yapılmıştır. Osmanlılar Balkanlar’da egemenlik kurmuştur.
Niğbolu Savaşı (1396): Osmanlı İmparatorluğu ile Haçlı ordusu arasında yapılmıştır. Osmanlılar Avrupa’da büyük bir zafer kazanmıştır.
İstanbul’un Fethi 1453
Osmanlı Devleti ile Bizans arasında yapılmıştır. İstanbul Türklerin eline geçmiştir.
Mohaç Meydan Muharebesi (1526): Osmanlı İmparatorluğu ile Macaristan Krallığı arasında yapılmıştır. Osmanlılar, Macaristan’ı fethetmiştir.
Preveze Deniz Savaşı 1538 Osmanlı ile haçlılar arasında yapılmıştır. Türkler kazanmış ve Akdenizde hakim duruma geçmiştir.
Çanakkale Savaşı (19 Şubat 1915 – 9 Ocak 1916): Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılmıştır. İstanbul’un işgali engellenmiştir.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi (26 Ağustos – 30 Ağustos 1922): Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktalarından biridir. Yunan işgali sona erdirilmiştir.
O kadar çok bahsedilecek mevzu varki. Düşmanlar kalabalık, güçlü ve kibirli…
Malazgirtte 180.000’e karşı 60.000; Kosovada 100.000’e karşı 50.000; Niğboluda 130.000’e karşı 60.000 kişiyle mücadele edilmiş ve benzeri birçok savaş yaşanmıştır. Kosova 8 saat, Niğbolu 3 saat, Mohaç 2 saat gibi sürelerde sonlanmıştır. Silahtan başka savaş alanına kazıklar çakılması, gemilerin karadan yürütülmesi, sahte kaçış taktikleri, istihbarat oyunları gibi yöntemlerle de çok savaşta gidişat değiştirilmiştir.
Devletler ortadan kaldırılmış, haritalar değiştirilmiş, medeniyetler kurulmuş, çağlar açılmış ve çağlar kapanmıştır.
Türk milleti kadar tarihe etki eden ikinci bir millet bulunmamaktadır.
Sadece Osmanlı Devleti’nin yapmış olduğu savaşlarda;
105 zafer, 33 Mağlubiyet, 13 Sonuçsuz savaş, 42 bastırılan isyan, 12 başarılı isyan vardır. Gözden kaçanlar, bir arada ele alınan savaşların ayrılarak düşünülmesi, ayrı düşünülenlerin birleşik sayılması, kaybedilen kuşatmaların mağlubiyet sayılması, 1302’den önce yapılan küçük çaplı savaşların dahil edilmesi, Kurtuluş Savaşı’nın dahil edilmemesi ya da yeni yapılan çalışmalarla yeni savaşlara veya var olan savaşların sonuçlarına dair farklı bulgulara ulaşılması ile bu sayılar değişiklik gösterebilir.
Bu yüzdendir ki ‘Doğunun ve Batının Hükümdarı’, ‘Tanrının Kırbacı’, ‘Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi’ gibi ünvanlar taşımışlar, adaletin gerçek temsilcisi olmuşlardır.
Türk milletini ve Türk ordusunu hafife alanlar şunu iyi bilmelidirler;
Bakmayın kırıldığımıza, bakmayın hüzünlü olduğumuza,
Bütün dünyanın kötü sonla yazdığı senaryoyu tek başımıza tırnaklarımızla çeviririz.
Biz çöküşün destanını bile yazmamış insanlarız
Öldüğümüz yerde bile bir destan yazabileceğimizi herkes bilsin.
Bizim yenilgilerimiz ve batışlarımız da vardır. Bir güneş olarak ama.
Mermisi biten bir milletin çıplak ellerle zafer yazabileceğini yedi düvele gösteren bir millettir Türk milleti.
Bazı unuttuğumuz şeyleri, bazı bize unutturulan şeyleri, bazı unutmayı tercih ettiğimiz şeyleri yeniden hatırlamanın vakti gelmiştir.
Ne haritadan devletimiz, ne de yeryüzünden milletimiz hiçbir zaman silinmeyecektir.
“insan bir defa ölür” diyerek mermilerin üzerine yürüyenler sayesinde…
Ve tıpkı İstiklal Harbi gibi;
‘Siz denediniz başaramadınız, şimdi hamle sırası bizde.’
Dediğimiz günler başlamıştır.
Yeryüzünde gerçek adalet hakim oluncaya kadar…
İnsanların haksız yere öldürülmediği, çocukların mutlu oldukları bir dünya dileğiyle…
Mesut Hekimhan
Eğitimci Yazar
mesuthan@gmail.com