ALKIŞLA İMTİHAN 

Alkış, bir yazarın ödülü aynı zamanda imtihanıdır.

Hem bir takdirin okur tarafından dışa vurumu hem de yazardan beklentinin yükseldiğinin, dolayısıyla taksimetrenin açıldığının bir göstergesidir.

Bunu sadece takdir yönüyle ele alıp parmak sallayan, “Heeyt be!” deyip tepeden bakan, beklentinin yükseldiğinin ve taksimetrenin açıldığının farkına varamayan; alkışı tek yönlü, sadece okur takdirinin dışa vurumu olarak alan yazar kaybeder.

Bu yüzden alkış beni hem sevindirir hem de korkutur.

Çünkü Türkçeye tercümesi:

“Buraya kadar tamam; gördük, aldık, kabul ettik, alkışlıyoruz ama bakalım bundan sonra ne yapacaksın?” demektir.

Alkışı iki yönlü mesaj olarak okuyamazsanız, okumayı yanlış yaparsınız.

Bu şekilde aldığınız alkış egonuzu besler, egonuzu haddinden fazla büyütür ve sizi delirtir.

Tabirimi mazur görün ama “Atsanız eşek, eşek iseniz at olursunuz.”

Bunun farkına vardığınızda ise atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olur. O saatten sonra gelmiş, geçmiş olsun…

Alkışa karşı yazar tevazu duygusunu geliştirmeli, oto kontrol mekanizmasını kaybetmemeli; alkışın bir yazarın ödülü aynı zamanda imtihanı olduğunu fark etmeli, alkıştaki mesajın tek yönlü değil çift yönlü olduğu okumasını yapmalı, çözmelidir ki “yazıyor” sıfatından “yazar” sıfatına erişebilsin.

Yazmak meziyet; ama yazarlık, yani yazar olmak, tavır, duruş, ilke ve davranışlarla yazdıklarını bir bütün hâline getirmek şüphesiz ki apayrı bir meziyettir.

Velhasılıkelam, yazmak yetmez.

Yazar sıfatının ağırlığının ve sorumluluğunun her daim farkında olmak; alınan alkışın okumasını doğru yapıp verilen mesajı çift yönüyle almak, alkışı  doğru yönetebilmek gerekir. 

Bu yazıya Kayserihakimiyet2000.com adresi üzerinden ’de ulaşabilirsiniz 

Related posts

Leave a Comment