Bağlama, Türk halk müziğinin ve halk ozanlık geleneğinin en yaygın enstrümanı olarak öne çıkar.
kelime olarak bağlamak kökünden türemiştir.
enstrünmanın sapına bağlanan teller ve perdeler olduğu için bu ismi kazanmıştır.
Yapısal açıdan, sapına bağlanan perdeler (mizrap teller) ve telli saz formu bağlamada karakteristik özelliklerden olmuştur.
Yapı olarak; tekne (oyularak ya da yaprak ağaçlardan yapıştırılarak), göğüs kapağı, sap ve perdelerle donatılmıştır. Tellere bağlı perdelerin bağlanabilir olması, mikrotonal (yarım-ton altı) sistemlerin kullanılmasına olanak tanır. Bağlamanın kökeni çok eskiye, Orta Asya Türk topluluklarına ve onlardan Anadolu’ya göç sırasında taşınan telli saz geleneğine kadar dayandırılmaktadır. Örneğin, “Kopuz” adı verilen saz türü, atası olarak kabul edilir.
Orta Asya’daki göçlerle birlikte, kopuz benzeri sazlar Anadolu’ya taşınmış ve burada yerel malzeme, yapı ve kültürel etkileşimlerle yeni biçimler kazanmıştır. Arkeolojik ve ikonografik veriler, Anadolu’da MÖ İkinci binyıla kadar uzanan telli çalgı kullanımına işaret eder.
Anadolu coğrafyasında kopuzdan evrilen sazlar, farklı yörelerde farklı yapılar ve isimlerle gelişmiştir. Örneğin, dut ağacı tekne, ladin ya da köknar kapağı ve ceviz ya da gürgen sap gibi farklı ağaç malzemeleri kullanılarak bağlama yapımı başlamıştır.
17. ve 18. yüzyılda Avrupa kaynaklarında “bağlama” adıyla bu saz ailesine dair kayıtlar görülmektedir.
Bu dönemde hem “saz” terimi genel enstrüman sınıfı olarak hem de bu özel saz ailesi için kullanılmıştır.
alevi ve bektaşi geleneklerinde deyişler yaygın olduğundan bağlama kültürü buralarda daha yoğun yaşanmaktadır.
osmanlı döneminde halk enstrünmanı olarak ön plana çıkan bağlama 1923 sonrası Türkiye’de müzik kültürü ve enstrüman yapım tekniklerinin daha sistemli hale gelmesiyle, ’30’lu yıllardan itibaren halk müziği derlemeleri yapılmış, bağlama ailesi ve çalma teknikleri üzerine akademik çalışmalar artmıştır.
Yapımında kullanılan malzemeler, teller, sap uzunlukları gibi teknik detaylarda standartlaşma çabaları görülmüştür.
20. yüzyılın ikinci yarısında bağlama; yalnızca halk müziği değil, popüler müzik ve modern üretim içinde de yer almaya başlamış; yeni çalma teknikleri, elektro bağlamalar gibi gelişmeler ortaya çıkmıştır.
Yapı, tür ve çalma teknikleri
Bağlama ailesi farklı boy ve sap uzunluklarında sazları kapsar: örneğin cura (küçük), bağlama (orta), divan sazı/uzun saplı saz gibi türler vardır.
bağlamanın türü çalındığı yöreye göre değişiklikler göstermektedir.
doğuanadolu ve güneydoğuanadolu bölgelerinde kısa sap bağlama kullanılırken, içanadolu ve ege yörelerinde uzun sap bağlama ve cura tercih edilmiştir.
çalma teknikleri olarak da bir çok yöntem geliştirilmiştir. şelpe, aşıklama, çırpma gibi tavırlar doğu yörelerinde kullanılan kısa sap bağlamaya özgü iken, içanadolu tavrı ve ege tavrı uzun sap bağlamada kullanılmaktadır.
sonuç olarak, Bağlama; kökeni Orta Asya Türk saz geleneğine uzanan, Anadolu’da evrimleşmiş, Osmanlı dönemi halk müziğinde yaygınlaşmış, Cumhuriyet döneminde modernleşmiş ve günümüzde hâlâ canlı bir enstrüman olarak varlığını sürdüren çok katmanlı bir müzik aracıdır. Hem yapısal hem de toplumsal bir dönüşüm hikâyesi sunar. Bu açıdan bağlamayı anlamak, yalnızca bir enstrümanı değil, Türk halk müziğinin ve halk kültürünün derin katmanlarını anlamaya da hizmet eder.
Kaynaklar
https://turkumuzikmerkezi.net/Baglama_tarihce.php
https://www.aleviansiklopedisi.com/madde-x/baglamanin-kisa-tarihi-7794/
https://muzikakademi.com.tr/baglama-kursu/baglama-nedir
ESMA SÜLÜ‘NÜN KALEMİNDEN
