Hayatta bazen. Böyle cümleler kurmayı içimden sürekli geçirir oldum bu aralar. Çeşitli başarılara imza attığımı bilsem de genelde bir başarısızlık silsilesi almış yürümüş gibi bir his. Bırakmıyor beni. Ne yapsam nereye gitsem ne düşünsem sanki hep bir yerden kafasını uzatıp bak olmadı diyecek gibi. Hele bu zaman garip bir zaman. Hayatta bazen cümlesine başlamak için tam da doğru zaman. Tamam olmayı bekleyen hisler duygular ve mutluluklar hep yarım gibi. Unutulmayan hatalar pişmanlıklar içime birden düşen, kalp kırıklıkları. Bu sefer doğru yoldayım derken de öyle eksik kalmış yine.
Öyle bir dönem ki bu geçse de izi kalıcı. Ruhumun sıkışıp kaldığı bu darlık hayatımı esir almış sanki. Düşüncelerimi durdurmak şöyle dursun uyurken bile işleyen beynimi, sinirleri arasındaki etkileşimi dahi hissediyorum. Beynimin ön kısmındaki sis gözlerimi perdeliyor. Her şeye rağmen koşmaya devam etmek istiyorum ama kayboldum. Esiyor rüzgâr sesini duyuyorum. Savruluyorum, kavruluyorum. İçimden taşanlar, yaşamdan dakikalar. Durmak istiyorum. Coğrafyadan kaçmak beni bulmak, gerçek hayallerime kavuşmak istiyorum.
Sonra hüznün çöktüğü gözlerime asılı kalmış bir renk görüyorum. Yansıyor kirpiklerime. Hasretlikse diyorum, düşününce önemsiz kılıyor. Bense bırakıyorum kızmayı. Belki de eksik kalan zamanın telafi çabası, bu gördüklerim. Geriden geliyor yaşam. Yetişmeye çalıştıkça hep takip etmeye tutsak olduğunu öğretiyor. Hayat küskün. Hayat umutsuz, hayat umut dolu.
Bilmek istiyorum amacımı, ne olduğunu, nasıl olacağını. Sadece mutluluk arayışındayım. Bir ara rastgele tutunduğum bir dal parçasını kavrıyorum sıkıca. Sırt üstü uzanıp bakıyorum hayalimin denizine. Yine gri bulutlar kaplamış yüzünü. Demek ki dalgalı bu ara. Kapat gözlerini diye fısıldıyor bana. Esen rüzgâr ulaştırsın seni. Hadi bırak kendini renklerin içine. Bırak da karışsın ruhunun her zerresine.
Tutunduğum dal daha da güvenli geliyor bana. Sıkıca sarılıyorum ona. Hayallerimden, maviliğinden mor renginden uzağa savurup atamasın diye sarılıyorum. Ya olmazsaların zihnimi yorduğu bu günlerde hayatta bazen cümlesinin devamında güzel bir şeylerden bahsedilsin istiyorum. Bu günler gelecekten habersiz, belirsizlikten yorulmuş olduğumuz zamanların tam da ortası. Kaçmak pes etmek en kolayı diyorum sonra. Hasretle bekliyorum bazı şeyleri.
Mor renklerin baharları taşımasını, yazı getirmesini bekliyorum. Artık kapatıyorum kendimi kötülüklerde. Kötü havalarda. Esiyorsa rüzgâr bekliyorum dinmesini. Pembelerinse ardından sarı renkler getireceğini yaprakların hep döküleceğini biliyorum. Sonbaharla beraber gelecek bir kış daha. Sonra etrafa yayılacak mis kokular. Bazıları bu konuda çok şanslı sayılacak mesela. Her yıl her rutinde denk gelecek onlara. Dik duruşuna hayran kalacak. Güneşe kavuşma heyecanına şahit olacak hatta. Belki uzak kaldığım o çiçeklere kavuşmanın, ulaşmanın bir yolunu bulurum ben de.
O şanslılardan olmak için bir yol aradım tutunduğum dallara baktım ara ara. Bilmek ne denli kıymetliyse artık öğrenmeye çabalamak bunun için bir emek vermek de o kadar kıymetli anladım. Rutinden sıkılıp alışkanlıklarına aşık biri olarak rutini bırakmaya karar verdim bugün. Attığım adımlar aynı yere getirip bırakmasın beni diye bir değişiklik düşündüm bu sefer. Hayatımda bir Çiğdem Çiçeğinin açmasını, onun müjdesini bekliyorum artık. Acılarımı ağrıları dindirmesini bekliyorum.
Daha iyi hissetmeme yardımcı olsun istiyorum. Yüzleşmelerin hüzünlerin mutlulukların yeni başlangıç heyecanının bir arada yaşandığı bu dönemde, hayatım kesişsin bir yerde istiyorum.
Adım adım ulaşayım bazı şeylere. Ama adımlarımın sonu hep MASTERSTEP ‘e ulaşsın.
Karşıma çıkan bu programla fikirleri eğitip renk cümbüşünde kaybolmadan bir Çiğdem Çiçeği açabilir ruhumda. Mutluluğu hak edenlerin yolu er ya da geç ulaşırmış ya o sevince. Bir yayla bir dağ yolu belki de ulaşılmaz sanılan bir yamaç ulaştırır yolumu Çiğdemlere.