BAĞIRSAK MI DEDİN?

Herkesin aradığı, kiminin bulduğu, kiminin bulamadığı şeydir mutluluk. Belki de belli bir tanımı olmayan tek şeydir mutluluk. “Mutluluğun resmini yapabilir misin” sorusuna verilebilecek “Evet” cevabı yoktur. Tanımını, resmini yapamadığımız o mutluluğun peşinden koşup duruyoruz bir ömür boyu. Hayattaki bütün çabamız mutlu olmak için. Mutlu olmak için çabalarken yeri geliyor mutsuz ediyoruz birilerini, yeri geliyor ihmal ediyoruz sevdiklerimizi. Sonuç olarak mutlu olmaya çalışırken hem mutsuz ediyor hem mutsuz oluyoruz.

Peki, mutlu olmanın yolu nereden geçiyor?

Mutlu olmak zannettiğimizden daha kolay olabilir mi?

Sinir bilim dalı ve insan yaşamını doğrudan etkileyen alanlarda çalışmalar yapan Serkan Karaismailoğlu “Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum” adlı kitabında mutluluğun ne kadar kolay ulaşılabilir olduğunu anlatıyor bizlere. İkinci beyin olarak adlandırılan bağırsaktaki mikro biyota çeşitliliğinin psikolojimizi, seçimlerimizi nasıl etkilediğini anlatıyor. Gün içerisinde yiyip içtiğimiz şeyler ne kadar çeşitli olursa mikro biyota çeşitliliğinin de o oranda artacağını anlatıyor.

Peki yiyip içtiklerimiz çeşitli mi yoksa tekdüze mi?

Her sabah kahvaltıda aynı şeyleri yiyorsak, yemek seçiyorsak, hep aynı tarzda şeyler yiyerek besleniyorsak, çay ya da kahve gibi alışkanlıklarımız varsa maalesef mikrobiyota çeşitliliği sağlanamıyor. Bu da psikolojimizi olumsuz yönde etkiliyor.

Ayrıca yapılan çalışmalar; gluten ve karbonhidratların aza indirildiği diyetlerde depresyonun gerilediğini, kronik yorgunluk şikayetlerinin azaldığını ve bilişsel konularda iyileşme görüldüğünü ileri sürüyor. Yani görüldüğü gibi mutluluğun yolu kulağa hoş gelmese de bağırsaklardan geçiyor. Bilim insanlarının bağırsaklar için ikinci beyin ifadesini kullanması boşuna değil.

Psikolojimiz üzerinde etkili olan tek şey yiyip içtiklerimiz değil elbette. Bu konuda etkili olan birçok faktör olmakla beraber yiyip içtiklerimizin ve buna bağlı olarak ta bağırsakların etkisi azımsanamayacak ölçüde. Meğer sevilmeyen bağırsakların sevilmesi için ne çok neden varmış da biz bilmiyormuşuz.

Related posts

Leave a Comment