Çiğnenen lokmalar ve kaşık çatal sesleri dışında sofrada çıt çıkmıyordu. İşlerinin yoğunluğundan dolayı bir türlü memleketine gidememişti. Evdeki herkesin dikkati, çalması beklenen telefondaydı. Akşam haberlerinde hava durumu bilgisi veriliyor, belirli bölgelerin sisli olabileceğinden bahsediliyordu. Son lokmalar yenirken telefon çaldı. Ali Osman koşturdu ve ağzında lokmaları bitmeden telefonu cevapladı. Kısa cümleler kuruyor, ne konuştuğu anlaşılmıyordu. “Evet, anladım, gelirim, geceye” vb. cevaplar veriyordu. Evdeki herkesin kulağı telefonda konuşan Ali Osman’daydı. Kısa kurulan cümlelerden bir anlam çıkarmaya çalışıyorlardı. Telefon kapandığında önce derin bir nefes aldı, sonrasında da konuştu. “Ablamı kaybettik, bu gece yola çıkmam gerekiyor.” Karısı Elmas’ın önce gözleri doldu. Çok sevdiği görümcesinin vefatının ayırdına varınca, oturduğu yerde ağıt yakarak ağlamaya devam etti. Çocuklar da gözleri yaşlı vaziyette odalarına koşturdular. Ali Osman’ın gözlerinden yaşlar dökülmesine rağmen sükunetini korumaya gayret ediyordu. Aradan geçen birkaç saatin ardından ortam sakinleşti. Yolculuk hazırlıklarını yaptıktan sonra gece vakti tek başına yola çıktı. Cenaze merasimine vaktinde yetişebilmek için arabasını her zamankinden biraz daha hızlı sürüyordu. Günün yorgunluğu ve psikolojik durumunun ağırlığıyla gözleri yavaş yavaş kapandı.
Ambulans sesi ile karışan insan sesleri arasında uyandı. Göz kapaklarını açamıyor, hiçbir uzvunu kıpırdatamıyordu. İçinde bulunduğu durumu anlamaya, ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Hastaneye ulaştırıldığında tüm gerekli müdahaleler yapılmış, her iki gözüne doluşan cam parçaları temizlenmişti. Kopan sol ayağı içinse yapılacak bir şey yoktu. Kayıp ayak kaza mahallinde iyice aranmış, lakin bulunamamıştı. Hastanede süren uzun bir tedavinin ardından, sol ayağı olmadan ve her iki gözü görmez vaziyette taburcu oldu.
Eminim bir çoğunuz, hikâyenin devamında Ali Osman’a ne olduğunu merak etmiştir. Bu ve benzeri hikayeleri ya okumuş ya da duymuş olabiliriz. Ali Osman’ın ne yaptığı değil, onunla nasıl ilgilenildiğinin önemli olduğunu düşünmekteyim. Engelli olup da hayata değer katan, başarılı olan birçok insan tanıyoruz. İşte bu noktada engellilerin etrafında dönüp dönenen ve onlara desteklerini esirgemeyen insanları her zaman hatırlamalıyız. Onların yardım duygularını köreltmemeli, sayılarının artması için çalışmalıyız. Engelliler açısından başarının yegâne anahtarı engeli olmayanlarla uyumlu iş birliklerinden geçmektedir. Bu iş birliği tek taraflı olmamalı; engellilerle ilgili bir çalışma, çevre düzeni vs. yapılacağı zaman da onların fikrini mutlaka almalıyız.
Mehmet Hüseyinçelebi
17.10.2021 Kastamonu