“Dünyanın Kör Gözüne Parmağını Sok”
Her geçen gün kültürümüz gelecek nesillere daha az aktarılıyor olsa da hala gözümüze gözümüze işaret parmağını sokan ögelerimiz mevcudiyetini ısrarla devam ettiriyor.
Kültürümüzün felsefe taşlarını oluşturan parçalarından birisi de aşıklarımız. Onlar sazlarını ele alıp öyle türküler söylemişler ki her yönüyle ders vermeye devam ediyorlar.
21 Mart gününü özel kılan Aşık Veysel Şatıroğlu…
Avşar boyunun Şatırlı obasına mensup olan Âşık Veysel, 25 Ekim 1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. İki kız kardeşini çiçek hastalığından dolayı kaybeden Veysel kendisi de bu hastalık yüzünden iki gözünü kaybetti. Ahmet Kutsi Tecer ile bir şairler gecesinde tanıştı ve Tecer’in desteğiyle il il dolaşarak tanınmaya başladı.
Bir neslimiz Veysel’in dizeleriyle sevmenin ve sevilmenin güzelliğini anladı. Bağlamasıyla türkülerini genç ihtiyar herkese sevdirdi.
Derdine sazını ortak etti. Kimi zaman doğaya kimi zaman insanlığa kimi zamansa hayata dair sitemlerini ince ince işledi.
tüm zamanların en büyük ozanlarından biriydi.
Türküleri bir çok sanatçılarımız tarafından da seslendirilen Aşık Veysel 1973 yılında akciğer kanserinden dolayı kara toprağına kavuştu.
“Dost dost diye nicesine sarıldım,
Benim sadık yarim kara topraktır.”
Türküsüyle kara toprağa bakış açılarımızı değiştirdi.
“Uzun ince bir yoldayım,
Gidiyorum gündüz gece.”
Diyerek hayatın özetini sundu bizlere.
“Güzelliğin on para etmez,
Şu bendeki aşk olmasa.”
Dedi ve güzelliğin nasıl değer bulacağını anlattı.
“Anlatamam derdimi dertsiz insana,
Derd çekmeyen dert kıymetini bilemez.”
Sözleriyle derdimizi kıymetlendirdi.
“Dünya dolsa şarkıyılan,
Türküz türkü çağırırız.”
Ustanın Türkü söylemesine belki de en büyük sebep!
Düşünmek, düşünmek, düşünmek… En büyük boşluğumuz, en eksik yanımız, en kısa anımız.
Bizleri yarım asır sonra bile uyarmaya devam eden Aşık Veysel ile ortak yanlarımız da varmış. Beni çok mutlu eden ortak noktalarımızdan bir kaçını sizlerle de paylaşmak isterim;
… En sevdiği yemek kuru fasülye
… Şiirlerini geceleri yazıyor
… Radyo dinlemeyi çok seviyor
… Hafızası çok kuvvetli
… Seviyor, çok seviyor…
İnsanlığa seslendiği şu şiirinin tüm benliklerde yer bulması en kalbi dileğimdir.
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım?
Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum?
Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk, kardaşık.
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım
Hiçbir zaman kalbimizden ve hafızalarımızdan silinmeyecek büyük ozanımızı saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.
Mesut Hekimhan
Eğitimci Yazar