DÜŞÜNCE FIRTINASI

Pirinç pilavı yaparken, yıllar önce pirinç ayıkladığı geldi aklına. Pirinç, bakkalda bir çuval içinde satılırdı. Eve getirilen pirinç bir tepsi içine dökülür ve tek tek içindeki taşlar ayıklanırdı. “Ayıklamak” dedi içinden. Ne güzel bir şeydi ayıklamak. Günümüzde pirincin içinde ayıklanacak taş yoktu ama hayatın içinde ayıklanacak çok şey vardı. Kendi hayatında neleri ayıklayabileceğini düşündü. Kullanmadığı eşyalar, giymediği kıyafetler ve dahası…
Kullanılmıyorsa artık bir eşya, evde daha fazla durmasının bir anlamı yoktu. O eşyalar görevini tamamlamıştı ve gitme zamanı gelmişti. “Gitmek” dedi içinden. Daha sonra hayatından habersizce çıkıp gidenleri düşündü. Oysa Bir zamanlar o kişiler onun için ne kadar da önemli ve değerliydi. Şimdi nerede olduklarından ve ne yaptıklarından habersizdi. Demek ki, bir şeyler sırası geldiğinde bitebiliyordu. Tıpkı yiyeceklerin biten son kullanma tarihi gibi.

Peki ilişkilerin de son kullanma tarihi var mıydı?

‘İlişkiler” diyerek iç geçirdi. İnsanı, insan yapan ilişkiler. Bitenler, devam edenler, yeni başlayanlar ve bir gün başlayacak olanlar…
Sonra yeni başlayan arkadaşlıklarını düşündü. Sahi ne zaman ve nasıl başlamıştı? “Tabii ya” dedi içinden. Bitişine çok üzüldüğü bir arkadaşlığının hemen sonrasında yeni arkadaşlar tanımıştı. Belki de yeni bir şeylerin başlaması için bir şeylerin bitmesi gerekiyordu. Eğer öyleyse biten arkadaşlıkları için neden üzülmüştü? Üzülmeli miydi? “Bitmek, bitmek, bitmek” diye tekrarladı içinden. Hayat zaten bu değil miydi? Başlangıçlar ve bitişler hayatın her aşamasında vardı. Bir gün yaşamış olduğu bu ömür de bitecekti. Öyleyse biten ilişkiler için üzülmek yersizdi. İyi de insanı, insan yapan duygular vardı onları yok sayamazdı. Öyleyse üzülmek yersiz değil, üzülmeyi zamana yaymaktı yersiz olan. Giden gitmişti, biten bitmişti. Üstüne bir sünger çekip, bir bardak su içip yoluna devam etmeliydi. Geçmişe takılı kalarak yaşanamazdı ki. Artık geçmişi bir kenara bırakıp yoluna devam etmeliydi. Bunun farkındaydı ama bir türlü bunu başaramıyordu. Demek ki bu durum tek başına üstesinden gelebileceği bir durum değildi. Bu zamana kadar hep tek başına atlatmaya çalışmıştı ve artık profesyonel yardım almanın zamanı gelmişti. Telefonu eline aldı ve uzun zamandır görüşmediği psikoloğunu aradı. Böylece saplanıp kaldığı geçmişten çıkmak için ilk adımı attı.

Related posts

Leave a Comment