Bütün insanlar doğarlar, büyürler ve belli bir yere gelebilmek, kendi ayakları üzerinde durabilmek ve para kazanıp hayatını güzel bir şekilde yaşayabilmek için çok çaba sarf ederler.
Bütün bunları yaparken aslında geriye atılmış bir sorun vardır.
İnsanların yeteneklerine göre değil de, mecburiyetlerine göre belirli işlerde çalışmaları.
Nasıl mı?
Bir alanda başarılı olduğu için değil, başka bir alanda başarılı olamadığı için mecbur bırakılıyor ÇOĞU İNSAN yaptığı işlere. Konuyu biraz daha açacak olursak: sınav sistemlerini ele alabiliriz.
Eğitimde öğrencilerin yeteneklerinin ne yönde olduğu tespit edilerek, sadece o yöne doğru çalışmalar yapıp, yetenekli olduğu alana yönelmesi veya yönlendirilmesi çok güzel olurdu.
Öğrencilik gerçekten zor bir iş. Çünkü bütün her şeyi aynı anda yapmak gerekiyor. Sonunda her şeyi bilerek değil, sadece bir branşa bağlı kalınarak meslek edinilmesine rağmen,
her şeyi bilmek zorunda kalınması bana pek de doğru gelmiyor açıkçası.
İyi bir sayısalcı kendi okulunu bitirdikten sonra, KPSS’ye gireceği zaman tarih dersinden de sorumlu tutuluyor.
Tarih dersini ucundan kıyısından görmüş, okul hayatı boyunca matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi dersleri almış bir öğrenci, önce kendi alanında değil, bütün alanlara tabi tutulur, sonra kendi alanından sorumlu tutulur. Sözel dersleri iyi olan öğrenci matematik yapamadığı için üniversite sınavında başarılı olamaz Ya da yine KPSS sınavında matematik yapamadığı için geri planda kalır. Buda başarısızlığı beraberinde getirir Sayısal zekası olan bir öğrencinin dört yıl boyunca aldığı matematik üzerine, sözel bölüm bitirmiş, ya da eşit ağırlık okuyarak matematiği görmüş öğrencilerle aynı kulvarda yarışması ne kadar adaletli? Tartışılır.
Başka bir açıdan bakacak olursak da, öğrenciler üzerindeki psikolojik baskı, stres ve gelecekte ne olurum kaygısı da yine başarısızlığı maalesef hayatın doruk noktalarında bir yere bırakır.
Bir öğrencinin daha doğrusu bir insanım yıllar boyunca ya da, bir yıl boyunca harcamış olduğu emeğin, sadece sınav olarak düşünmeyelim. Gelecekteki hayatını nasıl sağlayacağını belirleyen pusulanın birkaç saatlik bir sınava bağlanması çok üzücü bir durum.
Üstelik bu durumun cezası bile var Nasıl mı?
Bütün öğrenciler birbiriyle yarışırcasına, birkaç saat içerisinde hayatını belirleyecek dönüm noktalarından birisi olan sınavda hünerlerini sergilerken, yaptıkları her yanlış onlara sadece yanlış olmuyor. Doğrularından da bir tanesini alıp götürüyor. Dört yanlışın bir doğruyu götürmesi sistemine her zaman karşıydım. Çünkü sırf bir şeyi başaramadığı için, başardığı başka bir şey elinden alınırsa bir öğrencinin, bu Emeğe saygısızlık, hem de acımasız bir ceza olur.
Ya da, buna karşılık şöyle bir sistem de olabilir:
Öğrenci arka arkaya dört tane doğru yaptıysa onun bir yanlışı da giderilmelidir. Doğruya dönüştürme demiyorum farkındaysanız. Yanlış yanlış olarak kalmalı. Tıpkı doğrunun da doğru olarak kalmasını ifade ettiğim gibi.
Bu noktada tam olarak söylemek istediğim şey: sevgili öğrenciler! hiçbir sistem ve hiç bir sınav sizlerin sağlığından, hatta sizden önemli değildir.
Her insan okumak zorunda da değildir. en kötü üniversiteden mezun olup iş bulamamaktan ziyade, dünyanın en iyi esnafı, berberi, şoförü, kuaförü… vs olmanız sizi emin olun daha mutlu edecektir.
Esma Sülü