“Gideceğin Yere Beni De Götür”
Öğretmenlik mesleği gerçekten kutsal mıdır? Allah’ın (C.C.) elçileri de öğretmen midir? Eğitim her sorunu çözer mi? Bu ve benzeri sorular zihnimizde gezedursun, ‘öğretmen’ nasıl olmalıdır ve neler yapmalıdır sorularına hep beraber kafa yoralım.
İnsanlığın var oluşundan bu yana hayatı sürdürebilmek adına ihtiyaç duyulan tüm davranışlar bir şekilde öğrenilmiştir. Güvenlik, barınma, beslenme ve giyinme gibi temel ihtiyaçlar gerek bireysel gerekse toplumsal olarak insanlığa sağlanmaya çalışılmaktadır. Toplum halinde yaşayan insanlar daha fazla refah sağlamak, güvenlik, barınma, beslenme, giyinme, ulaşım, iletişim gibi ihtiyaçlarını daha da kolaylaştırmak amacıyla meslek gruplarını oluşturmuşlardır.
Meslekî bilgilerin sonraki kuşaklara aktarılması için ise eğitime gerek duyulmaktadır. Bilgi ve yöntemler çoğaldıkça sonraki kuşakların bunları öğrenip uygulayabilmesi için bilgilerin depo edilip anlaşılır şekilde öğretilmesi de lüzumludur.
Peki yeni nesillerin bu bilgileri öğrenip uygulamaları yeterli midir?
Metallerin işlenip silahlara dönüştürülmesi, bitkilerin işlenip kimyasallara dönüştürülmesi, tıp alanındaki teknolojik gelişmeler, ulaşım, iletişim vb. alanlardaki harikulade cihazların üretilmesi ile bu iş bitiyor mu?
BİTMİYOR…
Her türlü bilgi donanımına sahip olan beyinlerimizin bu donanımlarını ‘Doğru’ kullanabilmelerini sağlamak tüm eğitimcilerimizin de en büyük gayesi olması gerekiyor. Bugün artık 3-4 yaşlarından itibaren eğitim hayatı başlayan çocuklarımız sürekli olarak bilgilerle dolduruluyor. Becerilerini çoğaltmak günümüzde eskiye nazaran çok daha kolay durumda.
PEKİ BİZ EĞİTİMCİLERİN AMACI NE?
Çocuklarımız;
Dil öğrensinler istiyoruz. Ana dil, yabancı dil… Ama tatlı dili öğretemediysek dil öğretimimizde hep bir eksiklik olacak.
Matematik öğrensinler istiyoruz. En üst düzeyde hesaplamalar yapabilsinler. Ama 3 liralık helal kazancın 5 liralık haram kazançtan çok olduğunu öğretemediysek hayatı yanlış hesaplayacaklardır.
Sporcu olsunlar istiyoruz. Büyük takımlarda hatta millî takımda oynasınlar. Ama tarafgirliklerle birbirine düşman ettiysek bu işte bir yanlışlık hep var olacaktır.
Tıp alanında en iyi yerlere gelsinler istiyoruz. Ama kendi muayenehanesine gelenlerden başkasına güler yüz göstermiyorlarsa kalpleri tedavi istiyor demektir.
Enstrüman çalsınlar istiyoruz. Ama sevgiyle bir şarkı-türkü söyletemiyorsak vay o notaların haline.
Neler neler istiyoruz daha, ama en çok da çok para kazansınlar istiyoruz. Ama nasıl kazandıklarını önemsemiyorsak işimizi hep beraber yanlış yapıyoruz demektir.
Bunlardan adam olur, hem de âlâsı olur.
Eğitimciler olarak öncelikle güzel ahlakın yerleşmesini sağlamalı, doğru davranışların hayatın her anında sergilenmesine gayret göstermeliyiz. Bilgi elbette bir şekilde aktarılabilir. Ama yetişmesini istediğimiz örnek şahsiyetlerin de bizlerin yaşamlarında yer etmiş örneklere ihtiyaçları olduklarını unutmayalım. Her davranışı rahatlıkla kopya edebilen tertemiz beyinlere her davranışımızla örnek olalım.
Helale-harama dikkat edip helali seçen, dilini nezaketle kullanan, mesleğini icra ederken liyakatine uygun davranan, önceliğini insana veren bir nesil istiyoruz. Elbette çocukları bu doğrultuda yetiştirmek için kendi gergefimize nakış nakış işlediğimiz kişiliğimiz onlara yol gösterecektir.
Yavrularımızı yetiştirirken onların hayatlarının kitaplarını yazdığımızı unutmayalım. Hata yapma lüksümüz yok. Aileler ve idarî makamlardan çok Allah’a karşı sorumlu olduğumuzu ve hesap vereceğimizi bilelim.
Bu şekilde yeni nesilleri yetiştirmek bizim, bu anlayıştaki eğitimcileri yetiştirmek de devletimizin görevidir.
Gelecek gençlerin, gençler de bizlerin eseridir.
Artık hem neslimize hem de asil öğretmenlerimize sahip çıkma zamanıdır.
Mesut Hekimhan
Eğitimci Yazar
mesuthan@gmail.com