GEÇMİŞTE GÜNÜMÜZE KADINLAR

Üzerimize bir elbise gibi tam kalıbımıza uydurarak giydirilen ve uymadığımızda da, toplumdan soyutlandığımız saçma düşünceler neden var?

 İnsanları erkekler ve kadınlar diye ayırmaktan zevk alan kim?

Sadece insanlar olarak yaşayamaz mıydık?

Hayattaki rollerimiz ve görevlerimiz farklı olsa da, değerlerimiz aynı olamaz mıydı?

Tüm bu soruların cevabı aslında geçmişten günümüze bizi yetiştiren ebeveynlerin hataları bence. .

Neden diye soracak olursanız şöyle bir bakalım.

Erkek ve kadın arasına örülmüş, kırılması imkansız, değiştirilmeyi bırak değiştirilmesinin bile teklif edilemeyeceği, kuralsız, hukuksuz, ama yasalardan daha sert düşünceler maalesef mevcut.

Çünkü bu düşünceler yavaş yavaş içimize adeta tohumun toprağa ekilmesi gibi ekilmiş, sulanmış ve büyütülmüştür. Yani bir nevi ekileni biçiyoruz da diyebiliriz.

Geçmişe neden bu kadar takıldığımı da şöyle izah edeyim: bunlar ilk okuduğunuzda saçma ve küçük şeyler olarak gelebilir size. Ama damlaya damlaya göl olur değil mi?

NİNNİLER:

 bilmem farkındamısınız ama ninniler hep erkekler için yazılmışa benzemiyor mu? Hatta yazılmış.

Örnek verecek olursak:

1

Bahçelerde börülce

Oğlum yesin doyunca…

Eee! Oğlun doyunca kızın da yiye bilecek mi? Ya da börülce sadece erkek yesin diye mi var? Ve ya da kız o sırada börülce mi pişiriyordu?

2:

Sıralı kavak dibinde

Toyluğun olsun oğlum…

Evet. Bu ninninin içinde kıza da yer var, ama ev süpürmek için. Ev süpüre toz ede.

Süpürgeye erkeğin dokunması yasak mı? Kız kendi süpürdüğü yeri kirletmeyeceğine göre,bu mekanı kim kirletti?

3:

Dayan ey dizlerim dayan

Gardaş atlı bacı yayan

Niye bacı yayan? Bu saçmalıklar yüzünden kardeşler arasında bile ayrım yaptırıp, birisine diğerini kendi çok yüceymiş  gibi  aşağılatma hakkı tanıyorsunuz?

Çocuklar bile ben erkeğim; sen kızsın diye birbirlerine kafa tutuyorlar. O masum beyinlere bu kötülüğü yaparken vicdan denilen soyut ama varlığının kesin olduğu organ neredeydi?

Kafamdaki bu deli soruların cevabını kendimce buluyorum. ama, bir başka tümseklik daha var. biz kızların atlaması oldukça zor olan bir tümseklik.

Hani şimdi sen kızsın başına bir iş gelir dışarıda diyor ya büyüklerimiz. Bu işten kasıtlarının ne olduğunu hepiniz anlarsınız .

Ee! Bu işi benim başıma bir hemcinsim getiremeyeceğine göre, bunun suçlusu da ben değilimdir.

Yani kızlarınızı uyarmak yerine ; oğullarınızı adam gibi yetiştirmeniz daha doğru olurdu diye düşünüyorum.

Kızım bacaklarını kapat ayıp; oğlum … aç amcana göster…….

Bu ifadeler ne kadar çirkin ve bir neslin sapık büyümesi için yeterli etkiye sahip ifadeler.

Sen oğluna, oğlun torununa,o kendi oğluna vs…….

SÜNNET:

Bir çocuğun sırf sünneti için davullar, zurnalar, altınlar ve kıyafetler alınır, adam oldun, erkek oldun falan diyerek malum organının değeri ona o gün öğretilir.

Çocuk bu  kendi içinden kim bilir neler kurar, neler düşünür de, bu hale gelir sonradan? Bunu düşünmezler. İşte bunun sorumlusu geçmişteki büyüklerimiz ve onların büyüttüğü şimdikilerdir.

ATASÖZLERİ

  İşte. olayın geçmişle ilgili olan kısmı en net bu başlık altında görülecektir diye düşünüyorum.

Kızını dövmeyen dizini döver: neden kızın dövülmesi hususunda ve dövülmediği takdirde dizin dövülmesi gerektiğini akıllara kazıyan bir söz söyleme gereği duyulmuş?

• “Oğlandır oktur, her evde yoktur.”: aman ne büyük kayıp her evde olmaması ki, bu söz söylenmiş

• “Oğlanı her karı doğurmaz, er karı doğurur.”: işte hayatın en büyük kırılma noktasından birisi de, bu . kadınlar bile kendi cinsinden olan kızlarını sevmek yerine, oğlunu üst planda tutuyor.

• “On beşinde kız, ya erde gerek ya yerde.

:burada kızın yerde olmasına  mi üzülelim; on beşinde evlendirilerek  bir vahşete uğratıldığına mı?

• “Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden.”: oğluna alacağın kızın soyu bile ne kadar önemli. Çünkü onun soyunda erkek varsa kendisi de, erkek evlat verir.. Bu da, soyadının devamlılığı için hayat memat meselesinden daha önemli bir konudur.

Bu ayrım o kadar içimize işlenmiş ki, aşığın sazında, şairin sözünde bile mevcuttur. Örnek verecek olursak bunu şu türkünün sözleriyle izah edeyim:

Susuz derelerde kavak mı biter

Oğlansız evlerde duman mı tüter

Beş kız bir oğlanın yurdun mu tutar? …….

İşte böyle böyle beynimize erkeklerin daha üstün ve değerli olduğu kazındı.

Düşünsenize ne kadar içler acısı bir durum. Beşimiz bir araya gelsek bile bir erkek edemiyoruz.

Fiyatımız bile var! Beşten fazla  kız, eşittir bir erkek…

Fiyat demişken, gelişim gösteremeyen kesimlerde zaten  başlık parası adı altında  her kızın bir ederinin olduğunu da es geçmeyelim.

Böyle böyle usulca değersiz olduğumuz öğretildi annelerimize. Onlarda bizi değersiz büyüttüler.

Sofralara önce erkekler oturdu, kaldıysa kadınlar da yedi. Erkekler hep önden buyurdu, kadınlar bekledi, sırası gelince oldu her ne olduysa…

Sırasını beklemediği bir yer vardı… evlilik…

Her konuda geri planda tutulan kızlar neden bu konuda da,  geride değillerdi?

Bir kızı sandalyeye oturtacaksın, ayağı yere değiyorsa evlilik çağı gelmiştir saçmalığı kimin fikriydi?

Ufacık bir kızın kendinden yaşça büyük   hayvan bile denilemeyecek kadar aşağılık bir mahlukat tarafından istismara uğratılması ne zaman evliliğin  tanımı oldu?

Biz bu vahşetlerin sadece medyaya yansıyanlarını biliyoruz. Ama, bilinmeyen,  üzeri örtülen,  kim bilir  kaç vahşet vardır..

Bizim üçüncü sayfalarda okumaya tahammül edemediklerimizi yaşayan binlerce insan…

Resmiyetin bile bu konuda elinde imkan olduğu halde susup oturmasında, samanlıkta iğne arar gibi vicdan arıyorum. Ama her seferinde elim boş dönüyorum.

Evlilik yaş sınırı anne babanın izniyle 17

Dikkatinizi çekerim: ANNE BABANIN izniyle …

Çocuğa sorma zahmetinde bulunmadan, onu vicdansız bir baba ocağından; yine vicdansız bir şahısın kucağına atma izni anne babaya ait.

Daha iğrenci de var: eğer çocuk 15 yaşında ise ve her hangi bir şikâyette yoksa evlilik yine serbest.

Belki bu söz bazıları için ağır olacak ama, ben yine de söyleyeceğim: bu yaştaki bir çocuğa imam nikahı kıyan hocanın, dininden de, imanından da, net bir şekilde şüphe duyulmalı. Hatta, eminim de, diyebilirim kendi adıma.

Ahlaksız birisi bir kıza tecavüz etmeye çalışacak, öldürecek, kesecek, yakacak ve atacak.

Yetkili bir isim televizyona çıkıp, bunları öldürecek erkek cezaevinde yok mu? Diyecek, adamın birisi o sapık katili öldürdü diye  28 yıl verecekler.

Eee! Adalet nerede?

Bir toplumu anlamak için, önce o toplumun çocuklarına bakılmalı demişti bir büyük.

Bizim toplumun çocuklarına bakıyorum da, sokakta bisiklet süren akşam eve dönemiyor, sabah okula giden geri gelemiyor…

Bu da demek oluyor ki, toplum olarak başta üslerimiz olmak üzere insanlıktan da, vicdandan da, nasibimizi alamamışız…

Esma Sülü

Related posts

Leave a Comment