HEY GİDİ GÜNLER!

Dükkâna, Sol taraftaki 3 basamaklı beton merdivenden çıkılarak giriliyordu. Vitrin tarafındaki bölümde, tuğladan örülmüş ve içinde çeşitli bahçe bitkileri ile çiçekler bulunan bir saksı vardı. Bitkilerin yaprakları birbirine karışmış, yer yer kurumuştu. Kapının hemen üstünde bulunan sac levhada, Berber Hüseyin” yazıyordu.

            Dükkânın zeminine çini döşenmiş, duvarlar lambri ile kaplı ve müşteri koltuklarının arka hizasındaki aynaların aralarına asılmış saç modeli resimleri vardı. Tavan rengi beyaz ile sarı arasında değişiyordu. Vitrin tarafındaki zeminde Benjaminlerin olduğu saksılar diziliydi, hepsi de solgun görünüyorlardı. Kapıdan girişinde sağ tarafa sıra sıra dizili üç adet berber koltuğu vardı. Her bir koltuğun ön hizasına gelecek şekilde birbirinden ayrı lavabolu tezgahlar ve önlerinde de el yıkama muslukları bulunuyordu. Tezgâhın önünde dar ve tavana doğru uzanan bir ayna vardı. Tezgahların üstünde, saç kesme makasları, tarak, saç fırçaları ve tıraş kapları ile içinde usturaların olduğu kutu bulunuyordu. Tezgâhın tavan kısmına yakın uzunca bir raf bulunuyor ve üzerinde de deodorantlar diziliydi. Aynanın yanından aşağıya doğru ustura bileme kayışı sarkıyordu. Bekleme sandalyelerinin önündeki sehpada Formen saç kataloğu, Günaydın, Tercüman, Tan ve Bulvar gazeteleri ile Gırgır dergisi bulunuyordu. Ayrıca, sehpanın üzerinde içinde iki tane filtreli sigara izmariti bulunan bir küllük duruyordu. Dipteki tezgâhın yanında kaset çalar ve duvara monte rafta Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Brain Adams, Modern Talking ve isimsiz doldurma kasetler diziliydi. Aynalar, tezgâh, koltuk ve bekleme sandalyeleri toz içindeydi. Aynada, tezgâhta ve lavaboda kurumuş kan lekeleri vardı. Lavabo içinde bir ustura duruyor, tavan köşelerinde örümcek ağları oluşmuş, içerisi küf ve rutubet kokuyordu. Musluktan damlayan su ve duvar saatinin tik takları dışında hiç çıt yoktu.

Mehmet Hüseyinçelebi

2015 İstanbul

Related posts

Leave a Comment