Tarihte yer edinen bütün medeniyetler varlıklarını yeryüzüne hakim olmalarıyla değil, aynı anda gökyüzüne ve gök bilgisine sahip olmalarıyla sağlamışlardır.
Hava olaylarını önceden tahmin ederek hareket eden milletler savaşlarda rakiplerine üstünlük sağlamışlar, kurdukları devletlerin ömürlerini uzatabilmişlerdir.
Uzayı, güneşi, gök cisimlerini, gök cisimlerinin hareketlerini inceleyerek sonuçlarını bilgiye çeviren milletler ise diğerlerinden daha da ileriye giderek ay ve güneş tutulmalarını, gel-git hareketlerini dahi devlet stratejilerinde kullanmışlardır.
Sümerler yaptıkları Ziggurat isimli tapınaklarının en üst katını gökyüzünü incelemek amacıyla “Rasathane” olarak kullanmışar, böylelikle Ay takvimini de dünyaya öğretmişlerdir.
Piramitlerin dahi yapılış amaçlarından birisi gökyüzünü incelemek, gökyüzüyle bağlantı kurmak, gökyüzünden gelen enerjiyi yeryüzünde kullanabilmektir.
Eğitime önem veren bütün devletlerin gökyüzünü incelemek amacıyla kurdukları sistemleri mevcuttur.
Uzaya hakim olabilmek amacıyla çalışan bilim adamları icad ettikleri teknolojiyle mensubu oldukları devletlerine de üstün bir güç katmışlardır. Osmanlı Devleti 17. Yüz yılda uçuş çalışmaları yapmış ve dünyada ilk roket sistemini de kullanarak insanlı uçuşu başarıyla gerçekleştirmişlerdir. Eğer bu teknoloji orduda kullanılmış olsaydı bugün bütün dünyada tek bir devletten bahsediyor olabilirdik. Zira roketi Almanlar Osmanlıdan yaklaşık 250 yıl sonra kullanabilmişlerdir.
20. yüzyıl devletlerin gökyüzüne hakim olma savaşlarıyla geçmiş ve uzaya hakim olabilen güçler dünyaya da hakim olmuşlardır. Uzaya çıkılmış, aya ayak basılmış, gökyüzü uydular ve uzay merkezleriyle doldurulmaya başlanmıştır. Dünyanın her bir karesi uzaydan bu vasıtayla görülebilmektedir. Yer orduları da bu bilgiler sayesinde diğerlerine rahatlıkla üstünlük kurmaktadır.
Türk bilim adamları Avrupalı ve Amerikalı bilim adamlarından yüzlerce yıl öncesinde bu bilgileri toplamış ama bunları uygulayabilecek teknolojiyi geliştirememiştir. 1950’li yıllarda Kırşehirde yer alan ve uzay bilimleri merkezi olarak kurulan Cacabey Medresesinde de bu teorik bilgiler el yazması eserler olarak mevcut iken Amerikalılar tarafından buradan çalınarak götrülmüştür. Bu bilgilerin teknolojiyle birleşmesi sonucunda Amerikalı bilim adamları uzaya gidiş ve dön üş hakkındaki tüm bilgileri tamamlayarak göklerde üstünlüklerini kabul ettirmişlerdir.
Derin güçler ise bu üstünlüğe karşı kendini geliştiren ve büyüyen devletlerde çalışan bilim adamlarını farklı yollarla ortadan kaldırmaktadırlar.
Ülkemizde stratejik öneme sahip projelerde çalışan bilim adamları da kaza ve intihar gösterilen farklı olaylarla öldürülmüşler ve çalışmaları da tamamlanamamıştır. Kripto cihazları, savaş uçakları yazılımları, alternatif enerji kaynakları ve uzay çalışmaları bu yollarla engellenmek istenmiştir.
Pek çok Iraklı kimyager, nükleer fizikçi, İranlı patalojist, Pakistanlı uçak mühendisi ve sayısız bilim insanı suikastler sonucunda öldürüldü.
Ülkemizde yetişen bilim insanlarını bu terörden koruyacak tedbirler alınmalı ve her geçen zamanda daha çok özelliği keşfedilen gökyüzüne kazasız, intiharsız bir Türk mührü vurulmalıdır.
Mesut Hekimhan
Eğitimci Yazar