Kalbin Temizliği

Geçtiğimiz günlerde, ismini zikretmeye dahi layık görmediğim bir dergide Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) yönelik yapılan çirkin saldırı; sadece bir inancı değil, insanlığın ortak vicdanını da yaralamıştır. Bu saldırıyı en güçlü şekilde ve yüreğimin derinliklerinden gelen bir öfkeyle kınıyorum. O ki; iki cihanın serveridir, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş bir elçidir, insanlığın en güzel örneğidir. Onun adı anıldığında gönüller titrer, kalpler yumuşar, diller salavatla şereflenir. Hz. Muhammed (s.a.v.), sadece bir dinin peygamberi değil; ahlâkın, merhametin, adaletin, tevazunun ve insan olmanın zirvesidir. Bugün, sözde özgürlük adı altında yürütülen bu nefret ve saygısızlık kampanyaları, O’nun nurlu izini karartmaya değil, o izde yürüyen milyonların sadakatini daha da pekiştirmeye yaramaktadır. Zira O, Habîbullah’tır… Yani Allah’ın en sevgili kuludur. Bizim için örnek alınacak tek rehber, sevgiyle bağlı olduğumuz kutlu elçidir.

Bende bu duyguyla bu haftaki yazımda Peygamber efendimizin örnekliğini de içeren birkaç kelam yazmak istedim.

Toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerin başında “temiz bir kalp”, “dürüst bir dil” ve “tevazu dolu bir duruş” geliyor. Son zamanların getirdiği rekabet, gösteriş, benlik ve üstünlük arzusu; ne yazık ki insanı insan yapan o öz cevherden, yani “ihlâstan” gittikçe uzaklaştırıyor. Oysa kalbimizi tertemiz tutmak, içimizde kin, kibir ve haset barındırmamak, insan-ı kâmil olma yolculuğunun ilk adımıdır.

Peygamber Efendimiz Hz. MUHAMMED (s.a.v.) bir gün ashabına şöyle buyurur:

“Size Cennetlik bir adamı göstereceğim.”

Sonra içeri giren bir sahabeyi işaret eder. Ashab merak eder ve o sahabenin sıradan biri olduğunu düşünür. Bir sahabe onu izler ve üç gün boyunca onun ibadetine, uykusuna, davranışlarına dikkat eder. Farklı bir şey göremez ve sonunda ona bu sırrı sorar. O da şu cevabı verir:
“Ben kimseye kin tutmam. Kimsenin malında, makamında, başarısında gözüm olmaz. Herkes için iyilik dilerim.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 166)

Peygamber Efendimiz, kölelerle ve hizmetçilerle aynı sofrada oturmuş, aynı kıyafetleri giymiş ve onlara kardeş gibi davranmıştır.

“Hizmetçileriniz sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin ellerinizin altına vermiştir…” (Buhârî, İman 22; Müslim, Eyman 40)

Her sabah kapısına diken koyan Yahudi kadının hastalandığını öğrenen Efendimiz, onu ziyaret etmiş, bu davranış üzerine kadın İslam’a girmiştir.

İşte cenneti hak ettiren büyük sır: Kalp temizliği, kin ve hasetten uzak bir gönül.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz; “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, gıybet etmeyin…” Buyuruyor. (Hucurât, 12)

Bu ayet, hem insanın iç dünyasını temiz tutması hem de başkalarının hayatına müdahale etmemesi gerektiğine dair ilahi bir terbiyedir.

Kibir, insanı içten içe çürüten sessiz bir hastalıktır. Şeytanın Allah’ın huzurundan kovulmasına neden olan da kibir değil miydi?

“Ben ondan üstünüm. Beni ateşten, onu çamurdan yarattın.” (A’râf, 12)

İşte kibirin dili budur: “Ben daha iyiyim.” Oysa Kur’an bu iddiayı baştan reddeder: “Gerçek üstünlük takvadadır.” diyor. (Hucurât, 13)

Ünvandan, gösterişten, sosyal medyadaki beğeni sayılarından üstünlük taslamaya çalışanlara verilecek en güzel cevap budur.

Peki, bu kalbi hastalıklardan nasıl korunacağız?

  • Tevazu ile yaşamalı: Hz. Peygamber (s.a.v.) en büyük örnektir. O, insanların en büyüğüydü ama en alçakgönüllüsüydü.
  • Kendimizi sorgulamalı: “Bugün kalbimde kime karşı haset hissettim?” sorusunu her gece kendimize sormalı.
  • İyilikte yarışmalı: Başkalarının başarısını takdir etmek, dua etmek, onların mutluluğuyla mutlu olmayı öğrenmek ruhu arındırır.
  • Sadaka ve paylaşımı artırmalı: Cimrilik ve kıskançlık, paylaşarak tedavi edilir.
  • Sürekli dua etmeli: Peygamberimizin sıkça yaptığı dua gibi: “Allah’ım! Kalbimi nifaktan, gözümü hainlikten, dilimi yalandan koru!”

Bugün sosyal medyada veya iş hayatında insanların ne giydiğine ne yediğine, nereye gittiğine bakarak gönlümüzde gizli bir haset büyüyorsa, bunun tedavisi daha çok içe dönmek, daha çok kendimizi düzeltmekle mümkün olur. İnsan başkalarının hayatına değil, kendi iç dünyasına odaklandıkça yükselir.

Unutmayalım: Temiz kalpler, tertemiz bir toplumun teminatıdır. Kibre değil tevazua, hasede değil şükre, yalana değil sadakate tutunan bir nesil; yarının umudu olacaktır.

Kalbimizi arındıralım. Dilimizi temiz tutalım. Gönlümüzü hoşgörüyle büyütelim. Çünkü insan olmak; temiz yürekli olanlar içindir. Vesselam….

Fethi Ahmet ÖNER

Eğitimci/ Yazar

                       fethiahmetoner@gmail.com

Related posts

One Thought to “Kalbin Temizliği”

  1. Mesut Hekimhan

    Allahın gösterdiği yolu bize işaret eden Resulullah efendimiz ve diğer tüm elçiler hepimizin gözbebeğidir. Bu yola giremeyenlerin attıkları çamurlar ise sadece onların kirli gönüllerinden çıkar ve ellerini kirletir. Teşekkürler hocam. Elinize, kaleminize sağlık.

Leave a Comment