KAVUN DEĞİL Kİ KÖTÜYÜ KOKLAYASIN

İyileri de kötüleri de maalesef gözle göremiyoruz; kavun seçer gibi seçemiyoruz. Herhangi birinin kalbini “iyi mi, kötü mü?” diye nazar ettiğimizde, somut olarak görebilme kabiliyetimiz de yok. Ancak deneyimleyerek, yaşayarak ya da güçlü hislere sahipsek, biraz olsun hislerimiz sayesinde bunu anlayabilme ihtimalimiz var.

Kötüler, vicdan sınırları olmayan; kolaylıkla yalan söyleyip çıkarları için hileyi, oyunu, insanları rahatlıkla kullanabilen kişilerdir. Onlar, narsist kişilik özelliklerine sahip, bencil ve egoist, empati yoksunu insanlardır. Bu yüzden genellikle avları iyi insanlar olup, kendilerini tatmin etmek için başkalarının duygularını, hayatlarını kolaylıkla çiğnemekten beslenerek yaşamlarını idame ettirirler.

İyilerse kötülüğü, kötüyü tanımadıkları için kolaylıkla oyuna gelirler. Ruhlarında, kalplerinde olmayan bir şeyle —kötülük duygusuyla— karşılaştıkları için illaki kendilerini korumakta yetersiz kalırlar. Ancak bunu öğrendikleri zaman savunma mekanizmaları gelişir ve savunmaya geçerler.

Güç ve fırsat ellerine geçmesinden cesaret alan kötüler, iyilerin iyi kalmalarını bir tercihten ziyade bir saflık, bir zafiyet göstergesi olarak değerlendirirler. Onlar her zaman en zekidir çünkü. Karşısında bulunan herkesi saf, güçsüz görürler.

Ama iyi insanlar kötülüğü öğrenip savunma mekanizmalarını geliştirseler bile, kötülüğü bir saldırı silahı olarak kullanmayı tercih etmezler. Zaten iyi olmak herkesin yapabileceği bir olgu olmadığı gibi, kötülük de herkesin becerebileceği bir meziyet değildir. İyiler ancak kötülüğü kendini koruyabileceği kadar öğrenir.

İyiler, kötülerden korunmak için ya uzaklaşmalı ya da bir sınır çizmelidir.
Peki ama bunu nasıl yapmalıdır?
Cevabı basittir: Uzaklaşmak!
Evet, evet, uzaklaşmaktan geçer. Derhal uzaklaşabileceği kadar uzaklaşmalı; şayet uzaklaşamıyorsa, kalın setler ve sınırlar çizmelidir. Bu sınırlar, kötülerin ve kötü davranışlarının asla aşamayacağı setler olmalıdır.

Kötüler genellikle duygusal ya da zayıf yanları keşfedip oradan mızraklarını saplarlar. Manipülatif oyunlarına gelmemek, paniklememek, sinirlenmemek, sakinliği korumak en güçlü koruma kalkanıdır. Sağlam bir duruşla, güvenli adımlarla ve edindiğimiz tecrübelerle verecekleri zararlardan kendimizi koruyabilmemiz mümkündür.

Onları değiştirmeye çalışmadan uzaklaşmak ya da sınırlar ve kalın setler marifetiyle mesafe koymak yapılabilecek en doğru yöntemdir. Zaten kalbiniz temizse Allah, kötü olan ne varsa sizden bir vesileyle uzaklaştıracak, ukala bir poyraz estirip sizin hayatınızdan temizleyecektir.

Velhasılkelam, niyetiniz iyiyse kaderinizi planlayan o büyük güce teslim olun.
O, en büyük koruyucu kalkandır.
Allah, herkesi kalbinin dengiyle karşılaştırsın…

Related posts

Leave a Comment