Bu haftaki yazımı aylarca, ne ayları hatta 1,5 yıldır devam eden insanlığın öldüğü Gazze muharebesi hakkında yazmayı düşündüm. Mübarek Kurban Bayramı’na yaklaştığımız şu günlerde içimin üzüntüsünü yazıya dökmek istedim. Maalesef dışımız gülse de içimiz ağlıyor. Bazen kelimeler boğazımıza düğümlenir, bir şey söylemek isteriz ama ne desek az kalır. Gözümüzün önünde bir halk, diri diri yok ediliyor. İnsanlık ölürken biz sadece ekrandan izliyoruz. O topraklardan yükselen çığlıklar, dünyanın dört bir yanında vicdanı olan herkesin yüreğini yakıyor. Ama ne garip ki, Dünya sağır… Dünya kör… Dünya dilsiz…
Gazze…Ezanların bombalarla susturulduğu, çocukların gözyaşlarıyla sabahladığı, annelerin yavrusunu kefensiz toprağa verdiği yerin adıdır. Her yeni gün, karanlık bir gecenin devamı gibi sanki ne sabah oluyor ne de umut doğuyor. İnsan olan herkesin yüreği burkulur bu manzara karşısında. Biz ne yapıyoruz. İşte en can yakıcı yer de burası bizim için. İçimiz parçalanıyor ama elimizden bir şey gelmiyor. Bazen bir video izliyoruz, bazen bir fotoğrafa bakıyoruz ve sadece üzülüyoruz. Sonra hayat, kaldığı yerden devam ediyor. Ama içimizde bir yara açılıyor, bir şey eksiliyor, bir insanlık duygusu daha yitip gidiyor. Elimizden ancak dua geliyor. Kalpten yükselen her yakarış, göğe ulaşır. Kalemle yazılan her doğru söz, vicdanı olan kalplere dokunur. Bu yüzden yazmak istedim. Gazzeli çocuklar bir sabah uyanmak istiyor sadece. Okula gitmek, oyun oynamak, gökyüzüne bakmak istiyor. Ama gökyüzünde bombalar eksik kalmıyor. Ebeveynler çaresiz, Anneler bir tabak yemeği değil, bir damla suyu paylaşmak zorunda kalıyorlar. İnsanlar açlıktan değil, dünyanın adaletsizliğinden ölüyor. Hayat ve ölüm sanki bir yarış atı gibi birbiriyle orada yarışıyor. Ve dünya hâlâ “kim haklı, kim haksız” tartışmasında boğuluyor. Şuna inanıyorum ki bir gün bu karanlık bitecek. Her Firavun’un bir Musa’sı, her Nemrut’un bir İbrahim’i varsa, her zulmünde bir sonu da vardır. Tarih, zulmün değil Gazze’deki direnişin adını yazacaktır… Evet, elimizden çok şey gelmeyebilir. Ama kalbimiz, dualarımız onlarla.
Son sözlerimi Şair Saadettin Yıldız’ın yazdığı ‘Aşk Ülkesi’ şiirinde Gazze’de yaşanılan insanlık dramıyla alakalı birkaç dörtlükle bitirmek istedim.
Ne suyum var, ne içmeye tasım var
Ne çığlığım kaldı, ne de sesim var
Doğduğumdan beri her gün yasım var
Sen Gazzeli değilsin ki bilesin
.———-
Sürekli acıyla kul sınanır mı?
Toprak ki, kan ile hiç sulanır mı?
Şehidi olmayan ev kınanır mı?
Sen Gazzeli değilsin ki bilesin
———
Nihanî dil aciz yürek sesine
İnsan olmayanın Gazze nesine
Onlar yürüdüler aşk ülkesine
Sen Gazzeli değilsin ki bilesin
Saadettin Yıldız
Fethi Ahmet ÖNER
Eğitimci/ Yazar
fethiahmetoner@gmail.com