KENDİMİZİ KAYBETMEYELİM.

Değerli okurlarım bu hafta sizlere çok üzüntü duyduğum ve bir o kadar düşündüren durum olan kültürel dejenerasyondan bahsetmek isterim.

Yaşadığımız son zamanlarda insanlar kendi kültürel yapılarını, adetlerini, gelenek ve göreneklerini unuttuklarını görüyorum. Bu durumun farkında olmadan yaşamlarını sürdürmeleri bir takım sorunlara veya sıkıntılara yol açtığını kanaatindeyim. Sizlerden neden sorusunu sorduğunuzu duyuyor gibiyim;

Çünkü kültürümüz bizi biz yapan değerlerimizden ilham alır, buna göre toplum içinde şekillenerek nesilden nesile aktarılır. Kültürel değerlerimiz, kalıtsal özelliklerimiz gibi bizlere dedelerimizden aktarılan genlere benzetebiliriz aslında. Kültürümüzü unutursak hangi topluma ait olduğumuzu ve millet olarak ortak yaşam biçimlerimizi kaybederiz. Bunun sonucunda birçok toplumsal sorunlarla başbaşa kalmak zorunda kalıyoruz. Kendimizi tanıyamıyoruz genlerimize işleyen kültürel yapılarımızı, özelliklerimizi kaybediyoruz.

Peki neden bu haldeyiz; bunun en önemli nedenlerinden biri televizyonlardaki yayımlanan diziler, filmler ve bir takım programlar yer almaktadır. Tabi bazı televizyon kanallarında azda olsa yayımlanan kültürümüzün yaşatılmasını sağlayan programları bundan hariç tutuyorum. Genelleme yaparsak daha çok zehirli ok gibi çeşitli teknoloji cihazlarıyla evlerimize giren olumsuz yapıtlar, kültürümüzün yozlaşmasına ve önlem alınmadığında da gelecek nesillerimizde kültürümüzün yok olmasına kadar ilerleyebilmektedir.  Nesillerimiz başka kültürlere özenti duyarak kendi kültürlerini tanıyamaz duruma gelirler ve bunun sonucunda kuşaklar arasında kültürel çatışmaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kendi kültürümüzden öz benliğimizden uzaklaştıkça atalarımızın vatan topraklarından kovduğu milletlerin olmayan kültürlerine özendikçe  kötü yanlarını kendimize entegre ettikçe yozlaşıyoruz. Globalleşmenin getirdiği olumsuzluklarda boğuluyor iyileşmesi imkânsız yaralar açıyoruz. Birçok olumsuzluklara ulaşmanın kötü eylem ve davranışlara kolayca ulaşılabilen hanelerimizin içine kadar giren ve uzak kalamayacağımız bir Dünyada yaşıyoruz artık…

Bu olumsuz durum hastalık ise tedavisi yok mu bunun. Elbette var; ecdadımızın kültürünü, değerlerini, örf adet ve geleneklerini unutmamak ve yaşatmak için yapmamız gerekenleri kendimce şöyle açıklayabilirim;

  • İlk olarak ailede başlayarak ve yakın çevremizde kültürel değerlerimizle alakalı eğitimler planlanmalı ve uygulanmalı,
  • Telefon, tablet, pc, televizyon gibi görsel ve işitsel iletişim araçlarının kullanımının çocuklarımızda kontrolü sağlanmalı,
  • Hali hazırda MEB’in yaptığı değerler eğitimine yönelik proje ve programlara gerekli önem verilmeli ve uygulanması konusunda her kesimden destek görmeli,
  • Kayseri valiliğimizin öncülüğünde yapılan benimde önemsediğim bir proje olan ERVA (Erdemlerimizle Varız ) gibi projelerin sayısının artırılması sağlanmalı ve hızlıca hayata geçirilmeli,
  • Dinimizin önemsediği ve insanların yaşamlarında dikkat etmesini istediği ahlaki noktaları iyice içselleştirip hayata yansıtmalıyız.

Uzun lafın kısası iyice silkelenmeli, özümüze dönmeliyiz. Kültürel değerlerimize sımsıkı sarılmalı kim olduğumuzu unutmadan kendi kültürümüzü yaşamalıyız. Bizi biz yapan kültürel değerlerimizi geleceğimiz olan yavrularımıza aktarma yolunda doğru iyi bir birey olmamız dileğiyle…

FETHİ AHMET ÖNER

Related posts

Leave a Comment