KIRŞEHİR KALESİ KALEHÖYÜK

Kırşehir’in merkezini yüksekten seyretmek isteyen, şöyle serin bir Kırşehir havası alayım diye düşünen herkesin ziyaret etmiş olduğu şirin bir yapıdır Kırşehir Kalesi.

                Ahî stadyumunda yapılan maçları ve ırmak boyunu seyretmek için halkın sıkılıkla ziyaret ettiği bu yapı sonradan yapılan düzenlemelerle biletli seyircilerin haklarını koruyacak önlemler almış ve özellikle gençlerin güzel vakit geçirebileceği hale dönüşmüştür.

                Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat döneminde kale üzerine “Alaaddin” camii yapılmış ve günümüzde de halen varlığını sürdürmektedir.

Peki genel olarak kaleler taş ve tuğlalardan yapılmasına rağmen Kırşehir kalesi neden toprak yığma şeklinde bir kaledir?

                Efsaneye göre bu yörede yaşamakta olan bir beyin sahip olduğu tek bir oğlu vardır. Av meraklısı olan bu Beyoğlu bir av dönüşü bu kalenin bulunduğu yerdeki bataklığa saplanarak can verir. Bölgenin beyi ise bu bataklığı kurutmak için bir emir yayınlayarak tüm halkın atlı arabalarıyla ve kağnılarıyla toprak taşımalarını emreder. Sonuçta bataklık kurutulur ama Cemele Köyü (Çayağzı Kasabası) 15 kağnı, Kalankaldı köyü 30 kağnı toprak borcunu ödememiş olarak anılarda yerini alır.

                Peki işin aslı böyle midir?

                6. yüzyıl Bizans imparatoru Justinianos döneminde (527 – 565) yaşanan olaylardan birisi de “Justinianos Vebası” olarak bilinir. İskenderiye ve Filistin taraflarından gelerek yayılan hastalık dolayısıyla sadece İstanbul’da 300.000’den fazla insan ölmüştür. İmparatorun aldığı tedbirler arasında bataklıkları kurutma çalışmaları da bulunmakta olup Kırşehir bölgesindeki valinin de bu çalışmalar doğrultusunda bugünkü “Kale”’nin bulunduğu araziyi toprakla doldurttuğu tahmin edilmektedir.

İmparatorun burada güvenliği sağlamak ve çevreyi gözetlemek amacıyla bir kale yaptırması da bölgenin ticaret merkezi olarak öneminden kaynaklanmaktadır.

                5000 yıldır önemli bir yerleşim yeri olan Kırşehir’de yer alan “Kalehöyük”’te Japon arkeoloji ekibi çalışmalarını hala sürdürmektedir. Bu çalışmaların tarihimize çok sayıda katkıları olacağı kesindir. Japonlar da aradıkları atalarının izlerini belki burada bulabileceklerdir.

                Kırşehir’in merkezine ayrı bir şirinlik katan “Kale”deki çalışmaların bir an önce biterek yine eski sosyal canlılığına tarih’i özellikleriyle de kavuşmasını bekliyor ve istiyoruz.

                Tarihimize biz sahip çıkıyoruz ve coğrafyamızı da biz belirleyeceğiz.

Mesut Hekimhan

Eğitimci Yazar

Related posts

Leave a Comment