KIZIL ELMA

“Testiye kurşun atar, keçeye kılıç çalar, Kızılelma’ya dek gideriz”

                Günümüzde gündem tazeleyen “Kızıl Elma” kavramı bir yeri mi, bir olayı mı, bir yapıyı mı anlatmaktadır?

                Türklerin tarihinde ulaşılmak istenen hedefi ifade eden “Kızılelma” ilk olarak Oğuzların ele geçirmek istedikleri Hazar Kaanı nın ipek çadırının üstünde yer alan ve bir hakimiyet sembolü olan altın top için kullanılmıştır. Oğuzlar bu Kızılelma yı ele geçirdikten sonra yeni hedefleri için de aynı Kızılelma yı ülkü edinmişlerdir.

                Yazılı metinlerde ilk olarak Bizans imparatoru Justinianos’un Ayasofya’da bir sütun üzerinde yer alan atlı heykelinde elinde tuttuğu bir kızıl küre veya altın bir top bulunduğu şeklinde geçer. Bir diğer rivayette bu kürenin Ayasofya’nın kubbesinde yer aldığı yönündedir. Bu küre Bizans’ın dünya hakimiyetini temsil etmektedir.

                Justinianos bu atlı heykelin Anadolu ya bakan ön yüzünü göstererek: “Beni yıkacak olanlar buradan gelecek.” demiştir.

Hz. Muhammed’in (SAV) doğduğu gün Ayasofya nın kubbesi çökerek bu küre yere düşmüştür. 14. Yüzyılda Ayasofya nın kubbesinin tekrar çökerek bu kürenin yine yere düşmesi ise Bizanslılar arasında dünya hakimiyetinin Türklere geçeceği yönünde yorumlanmıştır.

İstanbul’un fethedilmesinden sonra Türk Kızılelması Rim Papa’ya sıçrar. Rim Papa Roma’dır. Evliya Çelebi’ye göre, Rim Papa ve Beç (Viyana) Kızılelması’nın Türklere ait olacağı bütün Nemçe, Yunan ve Latin tarihlerinde kayıtlıdır. Bu rivayetler asker ve halk içinde yayılırken Fatih Sultan Mehmed Han’ın, İstanbul’dan sonraki büyük hareketi Roma üzerine olur.

Kanunî Sultan Süleyman Han Dönemi’nde Beç (Viyana) Kızılelması canlanmış ve Yeniçeriler arasında, bir Ocak geleneği oluşturacak kadar güncel bir ülkü olarak yaşatılmıştır.

Birinci Viyana kuşatmasından sonra, Sultan Süleyman’ın, kuşatmayı kaldırırken kale komutanına bir altın top verdiği, bunun Türklerin Kızılelması olduğu şeklinde bir söylenti, o dönem Avrupa halkları arasında yayılmıştır. Türkler ise, Ayasofya’nın kubbesindeki altın topun, Beç Kalesi’ne geçtiğine inanmışlardır. Viyana’nın adı, Alman Kızılelma Seddi olmuştur.

                Türk milletinin güçlü devletler kurması ve dünya üzerindeki hakimiyeti halkın gönlünde “Kızılelma” olarak yaşamaya devam etmektedir. Millet ve devlet bu heyecanı yakaladığı ve yaşattığı sürece hedef hep “kızıl elmadır.

Kızılelma yok mu? Şüphesiz vardır.;
Fakat, onun semti başka diyardır.”

Mesut Hekimhan

Eğitimci Yazar

Related posts

Leave a Comment