Türkiye yüzyılı maarif modeli, 2024-2025 eğitim ve öğretim yılı itibariyle anasınıflarında, ilkokul 1.sınıflarında, ortaokul 5. Sınıflarında ve lise 9. Sınıflarında başlamak üzere kademeli olarak uygulanmaya başlandı. Bu öğretim programlarıyla birçok dersin müfredatı değişti. Peki bu modelin nedir amacı? Şöyle ki; öğrencilerin sadece akademik başarılarını değil, aynı zamanda sosyal, kültürel, teknolojik ve manevi gelişimlerini de destekleyerek Türkiye’nin gelecekteki liderlerini yetiştirmek olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra, eğitimde fırsat eşitliği ve kapsayıcılık ilkelerini ön planda tutar, yerli ve milli değerlere vurgu, dijitalleşme ve inovasyon konuları da merkezde yer buluyor.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, sadece mevcut eğitim ihtiyaçlarına cevap vermekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’nin küresel ölçekte daha rekabetçi bir eğitim sistemine sahip olmasını sağladığını düşünebiliriz. Eğitimde dijitalleşme, yapay zeka uygulamaları ve yeni teknolojilerin kullanımına yönelik politikalar bu çerçevede geliştirilebilir. Alanım itibariyle Maarif modeli formatörü olarak görev yaptığım ilde branş öğretmenlerine seminerler vererek maarif modelinin tanıtımlarını yaptım. Gerek seminerler esnasında gerek sonrasında karşılaştığım olumlu ve olumsuz görüşleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce olumlu görüşleri belirteyim: Maarif Modelin milli eğitimi daha modern, kapsayıcı ve nitelikli hale getirebileceği, eğitimde fırsat eşitliği sağladığını, yerli ve milli değerlere vurgu yaptığını, dijital dönüşümle eğitim kalitesini yükseltebileceği gibi olumlu görüşler aldım. Özellikle teknoloji destekli eğitim araçlarının kullanılmasına ve müfredatın güncellenmesine yönelik adımlar, öğrencilere daha çağdaş ve yetkin bir öğrenme deneyimi sunması açısından ve eğitimde bireyselleştirilmiş yaklaşımlar sayesinde öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmesi olabileceği söylenilmektedir. Bu olumlu görüşlerin yanında elbette olumsuz görüşlerde bulunmaktadır. Biraz da onlardan bahsetmek isterim: öğretim programlarının uygulanması sırasında ders saatlerinin yetersiz olduğu, yerel ihtiyaçların göz ardı edilerek genel bir model olduğu belirtiliyor. Ayrıca, hızlı bir geçişin ve dijitalleşmenin altyapı eksiklikleri nedeniyle bazı bölgelerde sorunlara yol açabileceği vurgulanmaktadır.
Genel olarak; Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, yenilikçi bir girişim olarak eğitim sistemini dönüştürme potansiyeline sahip olsa da, uygulama sürecinde karşılaşılan yapısal sorunlar modelin başarısını etkileyebilecek unsurlar arasında yer alıyor. Eğitimin kalitesini artırma amacı takdir toplasa da, uygulanabilirlik ve altyapı eksiklikleri gibi sorunlar üzerinde durulması gerektiği, modelin tüm paydaşlar tarafından sahiplenilmesi için önemli rol oynamaktadır.
Fethi Ahmet ÖNER
Eğitimci/ Yazar
fethiahmetoner@gmail.com