“Hafızası Silinenler Yollarını Bulamazlar”
Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir… O kadar çok güzel özelliklerimiz var ki, insan olmanın en güzel yanlarını taşırız asırlar boyunca. Yönetenlerimiz adaleti dağıtırken dünyaya, merhametin en yumuşağını doldururlar gönüllere. Milletimiz konukseverliğiyle aşlarını paylaşırken, en sevdiğini emanet eder kardeşine.
Aç kalmazsınız, açıkta kalmazsınız, yolda kalmaz, yalnız kalmazsınız.
Düşmanınız dahi emin olur sizden. Zulmetmez, zulmedene de izin vermezsiniz.
Toprak güvenir size. Ağaçlarla, çiçeklerle bezersiniz her yanını. Siz toprağa merhamet edersiniz o da size kader olur, güller açar, yollar açar.
Taş duvarlar güvenir size. İnce ince işlersiniz. Zerafetiniz yansır her bir parçasına. Hatlarla, lalelerle karşılar sizi heryerde. Daha içine girmeden önce içiniz ısınır. İlimden önce edep öğrenirsiniz, tuğla tuğla işlersiniz gelecek nesilleri.
Bereket fışkırır heryerden, bir kişiye yeten iki kişiye, iki kişiye yeten üç hatta dört kişiye yeter olur.
Peki ne oldu bize?
Halımıza, kilimimize dokuduğumuz kültürümüz nerede?
Kılıcımızın kabzasına işlediğimiz kültürümüz kimin ellerinde?
Grileşmiş taş duvarlardan yetişen neslimiz ne zaman uyanacak derin uykusundan?
Mimarlarımız dört köşenin dışına çıkmaz olmuşlar. Çatılarda kuşlara yer yok artık.
Komşunun manzarasını kapatmayan bir yapılanmadan sıkışık rantlara döndü şehirlerimiz. Görsel zarifliği kalmadı sokaklarımızın.
Bağ-bahçe kültürümüz yerini tel örgülü duvarlara terk etti. Kilosu bilmem kaç lira oldu insanlığın bugünlerde.
Arkadaşlıklar yerini menfaat ortaklıklarına bıraktı. Bir fayda sağlamayacaksa yola bile çıkılmıyor dostlarla.!
Orta Asyada Türklere geçmişini unutturmak, hafızasını silmek için şöyle bir işkence uygularlarmış düşmanları:
Saçlarını kazıdıktan sonra, daha önce ıslattıkları büyükbaş hayvan derisini kafasına geçirirlermiş. Bu deri kafaya yapışırmış. Kazınan saçlar uzamaya başlayınca dışarı bu yapışık deriden dolayı çıkamaz ve içeri doğru büyürmüş. Tabi beyni alt üst eden bu olay ya delirtirmiş insanı ya da beynin fonksiyonlarını bozar ve hafızasını da silermiş. Böyle yetiştirilen ve adına “Mankurt” denilen insanlar hafızasız köleler haline gelirler ve sahiplerinin de emirlerinden çıkamazlarmış. Ailesini bile tanıyamayan bu Mankurtlara kendi ailelerini bile rahatlıkla öldürtürlermiş…
Duygularımız bile beynimize bağlı olarak gelişir. Hafızamıza ne kadar çok insanlık yüklersek insafımız, vicdanımız, merhametimiz de o derece gönlümüze hakim olur.
Korkuyorum, kafamıza saçlarımız kazınıp ıslak deriler geçirilmedi ama hafızalarımız boşalmaya başladı. Kendi kültürümüzü tanımaz olduk. Kendi tarihimize sahip çıkmaz olduk. Yeni yeni efendiler türetmeye başladık. Ailelerimizi silahsız yok eder olduk.
Şaşırdık, yolumuzu şaşırdık. Yoldaşımızı, arkadaşımızı şaşırdık. Bütün değerlerimizi yolda bıraktık. Yalnızlığımızı bile yalnız bıraktık.
Şimdi henüz “Mankurt”laşmamış tüm insanlara sesleniyorum.
Uyandırın artık uyuyanları. Tüm uyuyanları uyandırmaya bir kişi bile yeter. Hafızalarımız silinmeden.
Yarınlara umutla bakmaya devam edebilmek dileğiyle.
Mesut Hekimhan
Eğitimci Yazar
mesuthan@gmail.com