ÖZE DÖNÜŞ

İnsan zaman içinde çoktan aza evrilir. Niceliğe değil niteliğe bakmasını öğrenir. Bir ben var benden içeri diyerek kendi içine kabuğuna çekilir. Kendini tanıtırken gereksiz kalabalık içeren ağza pelesenk olan “Biz” ile başlayan havalı cümleler kullanmak yerine edep hırkasını giyerek tevazuyu kelimelerine ölçüt edinir. Çok konuşmanın fayda vermeyeceğinin idrakine varıp karşıdaki muhatap tarafından anlaşılabilme karşıdaki muhataba kendini anlatabilme çabasından vazgeçer.  Dinlemeyi öğrenir.

Dilinde tek kelam eyvallah… İle son derece ucu açık bir kelime ile kırgınlığını, sitemini üzüntüsünü,  sevincini daha pek çok duygusunu aktarıverir.

Ee  “Az söyle, çok dinle” Diye boşuna mı demişler?

Toprakla dost olur geldiği yeri de gideceği yeri de hatırlayıverir.

Çölde kum tanesi okyanusta damla olduğunu insana anca bir avuç toprak hatırlatıverir.

Tıpkı kaleme alınan bir metnin serim düğüm çözümü gibidir hayat… 

İnsan zaman içinde doğum yaşam ve ölüm aşamalarından oluşan bu kısacık hayatta kendini dev aynasında görmekten  sıyırıp hayatı anlamlandırmaya çalışır.

Büyük hayal kurmak değil küçük hayallerini büyütme fikri cazip gelir. İnsan zamanla küçük şeylerle mutlu olma sanatında ustalığa erişir.

Koşmak sürekli koşmak insanı yorar insan koşarken yorulduğunu anlamaz yıpranır. Durmak bazen öylece durmak derin bir nefes almak gerekir.  Arada bir durmanın da bir nimet olduğunun farkına varıverir.

 Tüm bunlara ise insanın öze dönüşü denir.

Bu yazıya Kayserihakimiyet2000.com adresi üzerinden ’de ulaşabilirsiniz 

Related posts

Leave a Comment