SENİ SEVİYORUM

Sonu nereye varacağı belli olmayan bu yola bir kişiyle çıktın. Adına ilk başlarda “Shawty” dediğin bu kişi çok derinlerinde yer edinmişti. Bu yüzden adını anarken sesin derinlerden geliyordu ve onu hissederek dinleyenlerin anlayacağı şekilde anlatıyordun. Çok iyi hisler beslediğin bu kişiye çok az kişi de olan o gerçek bakışı atıyordun. Senin hatan buradaydı; sadece bakış atıyor ama hiç görmüyordun. Ondaki senin yerini görmüyor  ve boşa hayallere dalıyor gerçekleri unutuyordun. 

Bu yüzden kendinizi Romeo ve Juliet gibi hissettin. Oysa onlar bir masal karakteri siz ise gerçeğin ta kendisiydiniz. Yanıldığın bir ikinci konu bu oldu. Romeo ve Juliet diye bilinen bu ikiliye bin basacakken birbirinize tekmeyi bastınız ve o “sevgilim” dediğin kişi senin yüreğini ellerine alıp ardına bakmadan seni düşlerinde ölü seni düşlerinden ölü bıraktı.  Seni topraktan farksız bu karanlığın içine gömdü. Uyudun gece oldu ağladın gece duydu. Yanıldın “aşk” buydu.

Git gide bu ikililikten kurtulan bu biri Lavinia oldu. Sendeki özlemi daha da arttı ve hayallerine katıldı. Bir zamanlar kalbinde öldürdüğün o kişiye yeniden aklında çok yaşamasını söyledin. Peki duydu mu? Hayır çünkü artık seni umursamıyordu. Yinede belki seni rüyalarına davet ediyordu senin rüyalarında ev sahipliği ettiği gibi. Rüyalar da böyleyken gerçekte görmemeye başladın. Görüyordun ama karşında artık eski o yoktu. Sonra “boş ver hepsi geçecek bir gün nefret beni seçecek bir gün mezarıma ekecek bir gül o günün senin gökyüzün” demeye başladın ve  dediğin her an olanlar aklından geçiyor nefret seni seçiyordu. 

Durum böyle giderken karşına “Zeynep” çıktı. Tüm bu yalan yada sahte isimlere karşı bir gerçek isim. Seni merak etti araştırdı soruşturdu ve sıra seni senden duymaya geldi. “Neden susuyorsun?” dedi “ben yoruldum,sorma beni “dedin.  Çünkü karanlık geçmişini ona göstermek istemedin. Zeynep seni daha da merak etti ama sende ki inat işte,sustun. Böylelikle herkesi merak ettiriyordun. Ne de olsa içine çekilmiş bir sondun. Kendini unutan,kendini nerde ve  neden unuttuğunu unutan bir son! Yine de Zeynep durmuyor sürekli seni sana soruyordu. Durum böyle giderken sen de son bir umut dedin ve gizliden gizliye Zeynep’e ilgi besledin. Eh tabi geçmişinden de hiç bahsetmedin. Zeynep’i her gördüğün an söylemeye çalıştığın bir şey vardı. Hep kursağında kalan… O bakışlarda o gülüşte o ilgide ve en önemlisi o kalpte yatıyordu bu şey. Neyi getireceği belli olmayan “o” kelimesinde gizliydi bu durum. Kalbin ritmi değişti hayat bir anda güzelleşti. Lavinia ve Shawty bu sefer onda birleşti. Hem de tek bir seferde.  Heyecanla atıldığın bu seferde neden Romeo ve Juliet olmayalım dedin ve dilindeki  baklayı çıkarttın:

       “SENİ SEVİYORUM”

Bu yazı başta “Şanışer – Zeyneb’im” şarkısı olmak üzere “Shawty”, “Romeo ve Juliet” ve “Lavinia” parçalarına ithafen yazılmıştır. 

Related posts

Leave a Comment