SÖĞÜT GÖLGESİ-11

(Tarafıma ulaşan ve ulaştırılan istekler üzerine devam ediyoruz)

“Aslan Krallar Arasındaki Sorun Nasıl Çözülecek?” Bölüm 11:

Beyaz Yeleli Aslan, yanında yavru aslanlarla birlikte yönetim bölgesinden .çıktı. Nehir kıyısında bulunan çınarların altında küçüklerle sohbet ederken bir yandan da gölün manzarasının keyfine varıyorlardı.

Aslan krallar yönetim bölgesinden sık sık ayrılıyorlar, ormanın farklı bölgelerinde orman ahalisiyle sürekli iç içe olmaya gayret ediyorlardı. Bu durum tüm orman halkının hoşuna gidiyor, krallara karşı sevgilerini arttırıyordu. Aynı zamanda orman yönetiminin kolaylaşmasını, işlerin yerinde ve hızlı bir şekilde çözülmesini sağlıyordu. Yönetimi ilgilendiren bir müdahale gerektiği zaman bölgede bulunan aslan hemen olaya müdahale ediyor, sorunu hemen yerinde çözüyordu.

Bu durum zamanla  bölgeler arasında kralların farklı otoritelere sahip olmasına sebep oldu. Söğüt Gölgesi bölgesinde Kızıl Aslan, Kuru Ağaç bölgesinde Siyah Aslan, merkez yönetim bölgesinde de Uzun Pençeli Aslan otoriteleriyle ön plana çıkıyorlardı. Öyle ki orman halkı da bölgesel yaşanan sorunları kendi bölgelerinde hakim olarak kabul ettikleri aslanlara götürmeye başladılar. Kızıl Aslan ve Siyah Aslan çoğu zaman merkez yönetim bölgesine dönmüyorlar, hakim oldukları bölgede geceliyorlardı.

Kızıl Aslan, Söğüt Gölgesinde orman hayvanlarıyla sohbet ederken Kırmızı Gagalı Leylek heyecanlı heyecanlı yanlarındaki salkım söğüte indi:

“Uzun Pençeli Aslan sizlerle görüşmek istiyor, Merkez Yönetim bölgesinde sizleri bekliyor.”

Dedi ve dinlenmeden tekrar havalandı. Ormanı havadan süzerken Kuru Ağaç bölgesinde etrafı seyre dalmış olan Siyah Aslanın yanına indi:

“Uzun Pençeli Aslan yönetim bölgesinde sizleri bekliyor efendim, Kızıl Aslana da haber verdim.”

Diyerek yine havalandı ve gözden kayboldu.

Önce Kızıl Aslan yönetim bölgesinde görüldü. Sakin adımlarla ilerliyor, etrafına dahi bakmıyordu. Ardından biraz gecikmeli de olsa Siyah Aslan geldi. Aceleci adımlarla diğer kralların bulunduğu bölgeye ilerledi.

“Kusura bakmayın arkadaşlar, Kuru Ağaç bölgesindeydim. Malum biraz uzak olunca geciktim.”

Dedi ve arkadaşlarının yüzlerine baktı. Kızıl Aslan bir sağa bir sola bakındıktan sonra:

“Evet, farklı bölgelerde bulunduğumuz için toplanmamız zaman alıyor. Ben de bu konuda konuşmayı düşünüyordum sizlerle. Uzun Pençelinin çağırması iyi oldu.”

Uzun Pençeli düşünceli bakışlarla arkadaşlarını süzdü. Sonra dik dik Kızıl Aslanın gözlerine baktı. Kızıl Aslan bakışlarını çevirerek konuşmasına devam etti:

“Farklı bölgelerde bulunmamız yönetimi kolaylaştırıp işleri hızlandırmış olsa da bizlerin daha az bir araya gelmemize sebep oluyor. Bu yüzden geceleri farklı bölgelerde vakit geçirmemiz yerine merkezde bulunmamız gerektiğine inanıyorum. Hem ailelerimiz de burada bulunduğundan dolayı onlara da vakit ayırabiliriz.”

Dedi ve diğer kralların gözlerine baktı. Siyah Aslan,

“Haklısın.”

Der gibi başını sallayarak bakışlarını Uzun Pençeliye dikti. Uzun Pençeli de arkadaşlarının yüzlerine bakarak konuşmaya başladı:

“Zaten ben de sizi bu konuları görüşmek için çağırmıştım. Ama benim görüşlerim sizlerinkinden farklı. Şu an bölgeler olarak çok güzel idare edildiğimize inanıyorum. İşler de oldukça hızlı ve yolunda gidiyor. Bu düzeni bozmak yerine bulunduğumuz bölgelerde sürekli olarak kalmamızın daha faydalı olacağını düşünüyorum. Sizlerin ailelerinizi de alarak tamamen bulunduğunuz bölgelere yerleşmenizi istiyorum. Aile sorununuzu bu şekilde çözmüş oluruz. Yönetim olarak da ayda bir benim bulunduğum merkezde toplanalım, böylece bütünlüğü de sağlamaya devam etmiş oluruz.”

Siyah Aslan bakışlarını sertleştirerek Uzun Pençeliye bakarken Kızıl Aslanın kükreme edasıyla konuşmasıyla irkildi:

“Yahu bu nasıl iş? Birincisi kral olarak seçilen benim, merkezde kalacaksam ben kalırım. İkincisi bu şekilde yaptığımız zaman bunun sonu bölünmeye kadar gider. Üçüncüsü ormanın her bölgesi aynı imkanlara sahip değil, bu hem bizlere hem de orman hayvanlarına haksızlık olur. Benim ailem de burada kalacak. Gerekirse ben de artık burada kalmaya devam edeceğim.”

Uzun Pençeli, pençeleriyle toprağı tırmalarken:

“Yönetimde hepimizin eşit haklara sahip olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu tekrar düşünün. Gerekirse önümüzdeki seçimlerde bu konuyu da oylamaya götürelim. Öyle kükremeyle olmaz Kızıl Aslan kardeşim.”

Kızıl ve Siyah aslanlar şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakınırken Uzun Pençeli yavaş adımlarla yanlarından uzaklaşıyordu.

Yavru aslanlarla birlikte merkeze dönen Beyaz Yeleli, Büyük Çınarın altında oturan Siyah ve Kızıl aslanlara selam vererek yanlarından geçti. Hallerindeki şaşkınlık dikkatini çekmişti. Yavruları bıraktıktan sonra dönüşte:

“Babam Sarı Aslanı gördünüz mü? Kendisiyle konuşmak istediğim bir şey vardı ama yerinde bulamadım.”

Diye sordu. Kızıl ve Siyah aslanlar birbirlerine bakakaldılar. Uzun Yeleli:

“Anlaşılan sizlerin de haberi yok. Ben en iyisi göl kıyısına bakayım. Son zamanlarda göl kıyısından ayrılmaz oldu.”

Diyerek hızlı adımlarla uzaklaştı.

Göl kıyısında oturmuş ikindi güneşinin göldeki harikulade yansımalarını seyreden Sarı Aslan Az ötede oturmuş kendisini seyreden oğlu Beyaz Yeleliye:

“Anlat bakalım evlat. Deminden beri oturmuş beni seyrediyorsun.”

“Benim asil soylu babam. Sen oturmuş göldeki manzarayı seyrederken gözlerine yerleşen hayranlık ifadelerini nasıl değiştirmeye cüret edebilirdim.”

Sarı Aslan gülümseyerek oğluna döndü.

İkili, ikindi güneşi kızıla çalana kadar sohbet ettiler.

Samur, nehir kıyısı boyunca ilerliyor, arada bir nehir suyuna kadar inerek suyun akışını inceliyordu. Nehirin kenarından otların arasına doğru ilerlerken çalılarla çevrilmiş ağaçların arasından gelen ses dikkatini çekti. Yavaş ve sessiz adımlarla ilerleyerek çalıları araladı. Uzun Pençeli Aslan ve Çakır Gözlü Sırtlan başbaşa vermiş fısır fısır konuşuyorlardı. Onları duymaya çalıştı ama daha fazla yaklaşamadığı için ne konuştuklarını duyamadı.

“Çok garip, hem bu bölgede olmaları hem de bu konuşma… Anlam veremedim doğrusu.”

Samur, aslan ve sırtlan kendisini fark etmeden oradan sessizce uzaklaştı.

Bölüm Sonu

Related posts

Leave a Comment