TARİHİNE SAHİP ÇIKMAYAN MİLLETİN COĞRAFYASINI BAŞKALARI BELİRLER

“Ben Yazıyorum Siz Düşünün…”

Tarih insanın hafızasıdır. Hafızasını kaybeden milletler esareti farkına bile varmadan yaşarlar.

Bugün çok yönlü çalışmalar ile Türk milletine tarihi unutturulmaya çalışılmaktadır. Oysaki dünyada en köklü geçmişe ve tarih hafızasına sahip millet Türklerdir.

Bir Japon balığının bile bilinenin aksine altı saniyelik değil üç aylık bir hafızaya sahip olduğunu, renkleri, şekilleri ve sesleri ayırt ettiğini biliyoruz. Hayvanlarda dahi belirli ölçülerde hafıza mevcuttur ve bunu da dost-düşman ayırma, bölge sahiplenme, yiyecek arama, barınma gibi konularda kullanmaktadırlar.

Bize düşen ise geçmişimize ve geleceğimize birlikte sahip çıkarak Milli benlik oluşturmak, milli birlik ve beraberliği sağlayacak adımlar atmaktır. Bu adımlarda sürekliliği sağlamak ise tarih bilincinin doğru bir şekilde hafızalara yerleştirilmesiyle mümkündür.

Ufak tefek, önemsiz gördüğümüz bilgiler bile geleceğimize tahmin ettiğimizden fazla ışık tutacaktır. Toplumun bilinçlenmesi de bu küçük adımların sıklığına bağlıdır.

Şimdi bizlerin ders çıkarabileceği ve bugünümüze yol gösterecek ilginç bilgilerin altlarını kalın çizgilerle çizelim.

– Roma imparatoru Commodus, imparatorluktaki tüm engelli insanları Roma’ya toplayıp Collesium’da ölümüne dövüştürmüştür.

– Dünya tarihindeki en çok ölümün olduğu 10 savaştan 7’si Çin’de gerçekleşmiştir.

– 5. yüzyılda Avrupalılar hastalıklarını iyileştireceklerine inandıkları için ceset yerlerdi.

– MS 755 yılında Çin’de çıkan Lushan isyanında 30 milyonun üzerinde insan ölmüştür ki bu rakam o günkü dünya nüfusunun 6’da biridir.

– Geçtiğimiz 3.000 yılın sadece 240 yılı barış içinde geçmiştir.

– Orta Çağ’da hayvanlar yargılanır ve bazen de ölüme mahkum edilirdi.

– Büyük İskender tüm askerlerinden ailelerine mektuplar yazmasını ister ve ardından ailelerine güzel şeyler yazmamış olan askerlerini idam ettirirdi.

– Kristof Kolomb’tan 500 yıl önce Vikingler Amerika kıtasını keşfetti. Bunu Kanada’da bulunan kalıntılardan anlıyoruz. Tabii bu keşfi tarihe bilgi olarak geçirmedikleri için tam olarak keşfetmiş sayılmıyor çünkü oraya dair bir bilgi taşımadılar bizlere.

– Göz bandı takan korsanları kör mü sandınız? Korsanlar tek gözünü güvertedeki aydınlığa öteki gözünü ise ambardaki karanlığa adapte etmek için göz bandı takarlardı.

– Piri Reis’in dünya haritası Antartika kıtasının tamamen buzla kaplanmadığı zamanki halini göstermektedir. Tuhaf olanı ise 1513 yılında yapılan haritada bu bilginin nasıl elde edildiğidir. Çünkü bazı teoriler kıtanın MÖ 4000 yılından önce tropikal iklime sahip olduğunu ileri sürmektedir.

– Tarihte bilinen ilk cankurtaran /ambulans, 1792 yılında Napolyon‘un özel cerrahı Baron Dominique Jean Larrey tarafından yapılmış.Aracın tabut şeklinde olması pek manidar.

– Makedonyalı 3. Aleksandros ya da bilinen adıyla Büyük İskender 32 yaşında öldüğünde cenazesi önce Memfis’e ardında da İskenderiye’ye götürüldü. Fakat Büyük İskender’in bedeni 6 günlük süre boyunca ne soğudu ne de çürüme belirtisi gösterdi. Günümüzde bilim insanları Büyük İskender’in Guillain-Barré Sendromundan muzdarip olduğuna inanıyor. Bu da gömüldüğü sırada aslında felç olduğu ve zihinsel olarak her şeyin farkında olduğu anlamına geliyor!

– İlginç tarihi bilgiler arasında, bizi en çok şaşırtanlardan biri de bu bilgi! Çatal, 11. yüzyıl İtalya’sında tarih sahnesine çıkıyor. Spagetti yerken hayatımızı kolaylaştıran bu sivri uçlu eşyayı kullanmak, Orta çağ Avrupasında Tanrı’ya karşı işlenen en büyük suçtu. Bunun nedeni ise çatalların yapay el olarak değerlendirilmesiydi. Tanrının verdiği eli kullanmak varken çatal kullanmak günahların en büyüğü sayıldı.

– Napolyon’un 15.000 kişi ile 20 günde geçtiği çölü Yavuz Sultan Selim Mısır seferine giderken 60.000 kişi ile 300 yıl kadar öncesinde 10 günde geçmişti.

Bu kadar bilgi kalabalığı içinde zihnimize yerleştirebileceğimiz o kadar güzel ayrıntılar varki… “Lüzumsuz işlerle uğraşan lüzumlu işlere vakit ayıramaz” demiş bir bilen. Lüzumlu işlere daha fazla vakit ayırarak geleceğimizi kültür depremlerine de dayanıklı yetiştirmek zorundayız.

Şimdi ben çayımı alıp okumaya devam edeceğim dostlar, size de tavsiye ederim. Haa unutmadan 4. Murat çayına tarçın kabuğu koyarmış, üşümeye iyi geliyormuş. Askerleri de sefere çıkarken vücutlarına tarçın yağı sürerlermiş.

Gözlük kullanan tek padişah da Vahdettin’miş…

Tarihini bilen ve sahip çıkan nesiller yetiştirebilmek dileğiyle.

Mesut Hekimhan

Eğitimci Yazar

Related posts

Leave a Comment