YOL ARKADAŞIM

Onunla tanıştığım ilk günü hatırlıyorum. Cemreler birer birer düşmüş, baharın ilk günleri gelip çatmıştı. O gün, en az onun kadar heyecanlıydım. “Beni beğenecek mi, yanında olmamdan hoşlanacak mı?” kuruntuları içimi kemirip duruyordu. Arkadaşlarımdan duymuştum, “İlk gün genelde heyecanlı ve gergin olurlar, zamanla birbirinize alışırsınız.” diyorlardı. Öğretmen’le birlikte odaya ilk girişimi hatırlıyorum. Koltukta onunla beraber başka kişiler de oturuyordu. Hepsinin heyecan ve gerginliği yüzlerinden okunabiliyordu. Herkes yeni arkadaşıyla birlikte birer birer odadan çıkmıştı. Odada sadece öğretmen, o ve ben kalmıştık. İlkin öğretmen söz almıştı. Ona, “Bu senin artık yeni arkadaşın, yeni yoldaşın, eğer ona sahip çıkarsan, seni her yere götürür demişti. Başıyla öğretmeni onaylarken bana doğru elini uzattı. O günden bugüne, onunla hiç ayrılmadık.

            Bundan tam 13 yıl önceydi. Rehabilitasyon merkezinden evine gittiğimiz günü hatırlıyorum. Bir hafta sonuydu. O, ben, arkadaşı ve bastonuyla beraber yola çıkmıştık. Otobüse bindiğimizde, arkadaşı bastonunu katlamış, lastikle bağlamıştı. O ise beni omzuna yaslamış, gözlerini kapatarak düşünüyor gibiydi. Sol omzuna yasladığından kalbinin hızla çarpışını hissedebiliyordum. Durağa vardığımızda O, arkadaşı, bastonu ve ben otobüsten indik. Yollarımız burada arkadaşı ve bastonundan ayrılıyordu. Arkadaşının ağabeyi, Onu ve beni köprünün karşısına kadar geçirdi. Artık baş başa kalmıştık. O bana, ben de ona güvenerek ürkek adımlarla köprüyü aştık. Eski çalıştığı dükkânın önünde arkadaşları bekleşiyorlardı. Onu benimle birlikte görünce şaşırdılar. Yüzlerinden şaşkınlık ve sevincin karmaşası okunabiliyordu. İçeriye buyur ettiler, fakat biz girmedik. Yengesini aradı, “Ben, eski dükkânın oradayım.” dedi.  Yengesi, “Orada biraz bekle, seni almaya geleceğim.” demişti. Ama o yerinde duramıyordu. Köprüyü birlikte geçmemiz onu cesaretlendirmiş görünüyordu. Arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra, yine yola çıktık. Son durak meydanına kadar yürüdük. Vardığımızda yengesini tekrar aradı. “Ben, son durağa geldim.” Dedi. Yengesi, “Oradan bir yere ayrılma, hemen geliyorum.” dedi. Cesareti iyiden iyiye arttığından, orada da durmadık. Evin kapısına geldiğimizde, yengesi kapıyı açmış, çıkmak üzereydi. İkimizi birden karşısında görünce, şaşkınlık ve sevinç, onun da yüzüne konmuştu. Nihayetinde evimize gelmiştik. Beni bir çoğunuz tanıyorsunuz. Benim adım Beyaz Baston. Bugün benim doğum günüm, iyi ki doğdum ve iyi ki varım …

Mehmet Hüseyinçelebi

09.01.2022 Kastamonu

7-14 OCAK BEYAZ BASTON GÖRME ENGELLİLER HAFTASINA ÖZEL

Related posts

Leave a Comment