Bölüm 12:
“Gelecekten Geçmişe Yön Verilebilir mi?”
Araç hızlanarak gösterilen hedefe doğru ilerliyordu. Suhan’ın kalbi heyecan içinde çarpıyor, yolda sürkli sağa sola bakınıyordu. Asya Suhan’a dönerek:
“Biraz sonra Suhan amca ile görüşeceğiz. Çok acaip bir durum ama daha da acaip olanı ikinizin bir arada olacak olması. Bakalım neler olacak.”
Aytunç yüzünde hafif bir gülümsemeyle Asya’ya dönerek:
“Artık Suhan amcamızın elini öpersin. Belki sana harçlık falan da verir. Tabi şimdi para diye bir şey kaldıysa…”
Alper hem şaşkın hem de yaşadıklarının korkusunu içinde bastırarak araya girer:
“Arkadaşlar. Siz yine neler yaptığınızı bilerek hareket ediyorsunuz. Bir de beni düşünün. 17. yüzyılda gökyüzüne çıkmayı düşlerken 2061 yılına gelmişim ve nelerle karşılaşıyorum yahu.”
Oğuz tam arkasını dönüp bir şeyler söylemek üzereyken aracın ekranından Suhan’ın görüntüsü kaybolur. Araç yan yollardan birine girerek hızlanır. Ekranda anlaşılmayan yazılar belirir. ‘Kontrol dışı işlem, kontrol dışı işlem kontrol dı…’ diye bir ses duyulur ve kesilir. Ekrandaki görüntü kaybolur, ekranın ortasında kırmızı bir nokta belirir ve ekran tamamen kapanır.
Herkes susmuş birbirine bakarken araç iyice hızlanır. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuktan sonra geniş bir bahçesi olan büyükçe bir yapının önüne gelip yavaşlar. Bahçe kapısı otomatik açılır ve araç içeri girer. Binanın yan tarafında bulunan tek katlı bir garajın kapısı da açılır ve araç içeri girip durur. Garajın kapıları kapanır. Araç yarım metre kadar inerek yere sabitlenir. Herkes karanlık ortama alışmaya çalışırken bir yandan da neler olduğunu anlamaya çalışmaktadırlar. Birden ortalık aydınlanır. Çevrede kimseler yoktur.
‘Araçtan inerek mavi sinyale doğru ilerleyin!’
Diye bir ses duyulur. Herkes araçtan inip mavi sinyalin yanıp söndüğü yere doğru ilerler. Duvarda bir kapı açılır ve aynı ses:
‘Kapıdan girin ve bekleyin.’
Der. İçeri girerler ve beklerler. Kapı kapanır ve bulundukları oda aniden yukarı doğru hareket etmeye başlar. Suhan sakince:
“Asansör olmalı. Sanırım birazdan neler olduğunu öğreneceğiz.”
Asansör durunca yine kapı açılır ve;
‘İçeri girin ve size gösterilen yerlere oturun.’
Diye aynı ses tekrar duyulur. Az ilerde şark köşesine benzer bir ortam hazırlanmıştır. Şık bir ahşap masanın etrafında şık ve rahat koltuklar yerleştirilmiştir. Yaklaşarak masaya otururlar. Hepsi oturunca bir koltuk boş kalmıştır. Herkes o koltuğa bakarken bir el arkadan Suhan’ın omuzuna dokunur.
“Sakin ol dostum benim. Daha da doğrusu ben senim, sen de bensin.”
Diyerek boş koltuğa yönelir. Herkes yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle yeni gelen Suhan’a bakarken o gülümseyerek:
“Hoşgeldiniz arkadaşlar, Ben de sizi bekliyordum ne zamandır.”
Der. Şaşkınlıklarını üzerlerinden atan arkadaşlar yerlerinden kalkarak sırayla sarılırlar. Sıra Suhanların sarılmasına gelince Asya:
“Şimdi şunların bir fotoğrafını çekmek lazımdı. Bir daha kendileri bile göremez…”
Diyerek güler. Yaşlı Suhan Asya’ya dönüp:
“Sen bir de benim oğlumu gör aynı ben. Yani aynı Suhan. Yani aynı biz. Çekeceksen üçümüzü çekmen lazım.”
Deyince Suhan:
“Ben evlendim mi yav? Ne zaman ve kiminle?”
“Evet ya. 2030 yılında evlendin, bir yıl sonra da çocuğun oldu.”
Yaşlı Suhan yüz ifadesini ciddileştirerek:
“Arkadaşlar, buraya neden geldiğinizi biliyorum. Zamandaki değişiklikler hakkında bilgi almak ve nasıl hareket edeceğinizi öğrenmek istiyorsunuz. Öncelikle şunu söyleyeyim ki herşey yapay zekalar tarafından devlet eliyle kontrol ediliyor. Herkes kayıt altında ve yaptığınız herşey takip ediliyor. Bu yüzden geldiğiniz aracın sistemine girerek sizi asıl evime değil buraya getirdim. Şu an takip dışındayız. Ne para, ne kimlik, ne de keyfi bir yaşam kalmadı dünyada. Tüm bilgileriniz sanal kayıtlı ve ne yaparsanız sanal kimliğiniz izin verdiği ölçüde yapabiliyorsunuz. Kontrol altındaki insanlara dönüştük. Aile yaşantınız, harcamalarınız, yaptığınız herşey için önceden izin almanız gerekiyor. İzin verildiği ölçüde yaşayabiliyorsunuz demek daha doğru olur.”
Oğuz araya girerek:
“Peki biz bunu geçmişe gidip değiştiremez miyiz?”
Aytunç da tedirgin bir halde:
“Gerçekten bişeyler yapmak lazım. Ne yapabiliriz? Nasıl yapabiliriz?”
Yaşlı Suhan çenesini kaşıyarak:
“Aslında o kadar çok şey yaşandı ki. Bazılarını anlatmamalıyım. Anlatacaklarım konusunda ise döndüğünüzde siz karar verirsiniz neler yapacağınıza. Benim şu an kurduğum düzen zaten sizlerin geçmişte birşeyler yaptığınızı gösteriyor. Bakın anlatayım;
Dünyada şu anda çok fazla devlet kalmadı. Türkiye ise hem çok büyüdü hem çok değişti. Sakarya nehri üzerindeki kanal projesi 2040 yılında tamamlandı. İstanbul’un Anadolu yakası özerk bir ada gibi yönetiliyor. Dünyanın başkenti gibi oldu. Eski Amerika’nın yerinde şimdi Çin var. Türk dünyası birleşti. Yoksa Çin tüm dünyaya hakim olacaktı. Dünyanın tamamında sanal para kullanılıyor. Altın ve gümüş olmasaydı dünya tek devlete dönüşmüştü ama özellikle altın dünyayı tek başına yönetmek isteyen güçlere izin vermedi.”
Herkes pür dikkat ve şaşkınlık içerisinde yaşlı Suhan’ı dinlerken birden ortalığı bir alarm sesi kapladı…
Hepsi birden korkuyla yaşlı Suhan’ın yüzüne baktılar. Onun da yüzünü garip bir endişe kaplamıştı.
-Bölüm Sonu-
Mesut Hekimhan
Eğitimci Yazar
mesuthan@gmail.com