Lise son sınıf öğrencileri Elif ve Ela, TÜBİTAK projesi için aylarca üzerinde çalıştığı bir biyoloji projelerini, danışman öğretmeninin desteğiyle bilimsel bir konferansta sözlü bildiri sunma hakkı kazandılar. Şunu da belirtmek isterim ki, yapılan bu proje maalesef TÜBİTAK tarafından ön değerlendirme aşamasında elenmişti ve bu durum öğrencileri çok üzdü. Danışman öğretmeni bu duruma üzülmemelerini sizi bilimsel bir konferansta çalışmanızın sözlü bildiri yapılmasında destek olacağını söyleyerek başvuru yaptı ve bildiri kabul aldı. Kabul mektubunu, danışman öğretmeni öğrencilerine gönderdi. Öğrencilerde bu haber, mutluluk ve korkunun garip bir karışımıydı sanki. Elif özgüveninin yeterli olup olmadığını sorguluyor, aynı zamanda bu fırsatın bir dönüm noktası olacağını biliyordu. Ela’nın da Elif’ten bir farkı yok gibiydi. Konferans Ankara da bir üniversitenin öncülüğünde özel bir okulun salonlarında düzenleniyordu, aileleri biraz endişe içinde çocuklarını il dışına gönderiyordu. Danışman öğretmeni de öğrencilerine moral ve motivasyon sağlaması için öğrencileriyle beraber yanlarında Ankara ya yolculuk etti. Bildiri için yapılacak sunumun hazırlık aşamasında Elif öğretmeniyle hep iletişim içinde kalarak kafasına takılan her şeyi soruyor ve yardım alıyordu. Ela o kadar soru sormuyordu ancak ara sıra cevaplarını merak ettiği bazı sorular soruyordu. Hazırlık aşamasında haftalar Elif için bir duygusal gel-git dönemiydi. Ailesinin ve öğretmeninin desteğiyle motive olurken, “Ya soruları cevaplayamazsam?” korkusu içini kemiriyordu. Buna rağmen Elif bir dosya hazırlayıp dinleyicilerden gelebilecek olası soruları ve cevapları yanına almıştı ve öğretmenine göstermişti. Elif’in arkadaşları arasında, “Bu kadar büyük bir konferansta lise öğrencisi olarak nasıl kabul edildi?” yorumları Elif’i hem gururlandırıyor hem de baskıyı artırıyordu. Nihayet Ankara ya ulaştılar. Bir gün öncesi gitmenin avantajını kullanarak Ankara havası alıp heyecanlarını bastırdılar. Konferans sabahında, aynanın karşısında sunumunu tekrar ederken kelimelerin birbirine karıştığını ve sunumun 15 dakikadan daha kısa sürdüğünü öğretmeniyle paylaştı. Heyecanı doruktaydı ama bu, onun gelişiminin bir parçasıydı. Sonra aynaya bakarak kendine “Bunu başarabilirsin!” dedi. Öğrenciler ilk defa, uzman kişilerin yer aldığı bir ortamda çalışmasının sözlü bildirisini yapacak olmalarının heyecanını bu durumları yaşayanlar iyi bilir. Sözlü bildiri sırası geldiğinde, önce Elif sahneye adım attı. Ardında Ela bilgisayarın başına geçti. Danışman öğretmeni salonda bulunurlara çalışmanın kaynak noktası ve niçin yapıldığı hakkında kısa bir bilgi verdi. Sonra söz sırası Elif’ e geçti ve kalbinin sesi kulaklarında yankılanıyordu ama ilk kelimeleri söyledikten sonra bir rahatlama dalgası hissetti. Salondaki dinleyicilerin dikkatle onu izlediğini görmek, sunumunun sonlarına doğru kendisini daha güçlü hissetmesini sağladı. En çok zorlandığı kısım olabileceğini düşündüğü, soruların sorulduğu bölümdü. Ancak sorulara verdiği yanıtlarla büyük bir başarı hissi yaşadı. Özellikle oturum başkanı doçentin “Bu yaşta böyle bir çalışma yapabilmelerinin takdire şayan” yorumu, onları gururlandırdı.
Sunumu yaklaşık 12 dakika gibi sürede tamamladı ve Elif ile Ela hayatlarında ilk kez kendilerini bir bilim insanı gibi hissettiklerini öğretmeniyle paylaştılar. Danışman öğretmeni konferansta tanıdık öğretmen, akademisyen kim varsa öğrencilerini tanıştırıp bilim insanı olma duygularını perçinleştirmesinde katkılarda bulundu. Elif ve Ela’nın artık hayalleri daha büyüktü. Katılımcılarla kurduğu iletişim, sosyal becerilerini geliştirdi. Daha önce çekingen olan Elif ve bir o kadarda sesiz olan Ela, bu yaşadıkları tecrübe sayesinde özgüvenlerinin arttığını ve topluluk önünde konuşma korkularının azaldığını fark ettiler. Danışman öğretmenine bu güzel anıları ve tecrübeyi yaşamalarına vesile olduğu için teşekkür ettiler. Öğretmeni öğrencilerine yaptıkları bu güzel ve başarılı sözlü bildiri için tebrik ederek “bundan sonra çıtayı sizler taşıyacaksınız ben sizlere bir kapı açtım sizlerde o kapıdan geçerek ilerleyeceksiniz” dedi. Ankara dan dönerken 5-6 saatlik yolculuk boyunca yaptıkları başarılı sunumu ve yaşadıklarını birbirine anlattılar. Bu deneyim, sadece akademik değil, kişisel anlamda da hem Elif’in hem de Ela’nın hayatında bir dönüm noktası oldu. Artık toplum önünde konuşabilme, bilimsel toplantılarda çalışmalarını sunabilme korkusunun bir duvar değil, öğrenme için bir basamak olduğunu biliyordu. Sevgili okurlar bu hikâye taze yani daha yeni olan yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazmış olup kendi öğrencilerimin içinde olduğu bir hayat hikâyesidir. Hikâyede öğrencilerimin gerçek isimlerini kullanmayıp birbiriyle tenasüp olan Elif ile Ela isimlerini tercih ettim.
İnsana hizmet hakka hizmet düsturluyla sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
Fethi Ahmet ÖNER
Eğitimci/ Yazar
fethiahmetoner@gmail.com