Montunu ve çantasını vestiyere astı. Yanında getirdiği küçük bavulu duvara dayayıp lavaboda elini yüzünü yıkadı. “Bu sefer bitti! Kesin boşanıyorum. Böyle olmayacak; kendini de beni de batıracak bu adam” diyerek salona geçti. “Geçen sene boşanmalıydım ama ben ne yaptım? Affettim, inandım, güvendim” dedi ve tekrardan ağlamaya başladı. Arkadaşına ne diyeceğini, onu nasıl teselli edeceğini bilemiyordu. Kendisinin teselli edilmeye ihtiyacı varken şimdi kendisi teselli edecek taraftaydı. Pek hoş teselli edilmekte istemiyordu. Tek istediği bugünü nişanlısının ve arkadaşlarının anılarıyla geçirmekti. Kendini hazır hissettiğinde de arkadaşlarını arayacaktı. Oysa şimdi içinde bulunduğu bu durum, bir dakika sonrasını bile öngöremediği, anlam veremediği bir durumdu. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez bir halde gözlerini kocaman açmış sadece bakıyordu.
Arkadaşı; koltuğa oturdu, köşe yastığını kucağına aldı ve gözyaşları içinde anlatmaya başladı. “Bizimki kumara başlamış. Birileri anlatırdı duyardım; filmlerde izlerdim ama bir gün benim de başıma geleceğini hiç tahmin etmezdim. Hep o arkadaşının başının altından çıktı bunlar. Ama ben dedim. O adamla arkadaşlık etme dedim ama beni dinlemedi. Bak sonunda onun gibi kumara başladı. Bir insan kumara başladı mı artık iflah olmaz. Biliyorsun geçen sene neler yaşadığımızı ama bu son” diyerek kucağındaki yastığı duvara fırlattı.
Geçen sene, arkadaşının kocası elektronik eşya mağazasını büyütme kararı almıştı. Hatta karar almakla kalmayıp karısından habersiz girişimde bulunmuştu. Tabii bu durum ortaya çıkınca kavga etmiş, küsmüş aylarca aynı evin içinde iki yabancı gibi yaşamışlardı. İşin en tuhaf yanı da bu durumu kocasından değil, görümcesinden öğrenmiş olmasıydı. Geçen sene yaşadıkları hiç hoş değildi ama boşanmayı gerektirecek bir durum da değildi. Ama bu kumar meselesi için söylenecek söz yoktu. Bu sefer arkadaşı haklıydı.
Arkadaşı bir anda koridora çıktı ve elinde çantayla tekrar geldi. Telaşlı bir şekilde çantayı karıştırmaya başladı. Daha sonra çantayı ters çevirip içindekileri boşalttı. Kulakları sağır edercesine bir sesle “Arabanın anahtarı yok” diye bağırdı.
DEVAM EDECEK…