BABAMA

Ben seni bilgeliğinden bilirim, Palandöken yüzlü adam…

Yayla yamaçları kadar yalın oluşundan, gökyüzü kadar engin duruşundan bilirim…

Gönlündeki memleket sevdandan, ömrünü yüce bir davaya adayışından tanırım ve öylece daha çok sevdim seni.

Gül dalında bulunan parmak izinden, secde aydınlığındaki nur yüzünden, bir elinin verdiğini diğerinin görmeyişinden bildim  seni…

Ben seni hak yemediğini gördüğüm gün de sevdim.Yürüdüğün yollarda ülkü gülleri açardı. Aynalara minnetsiz geçen gençliğinden tanıdım seni…

Ben seni vatan sevdandan bildim, babam… 

Geleceğin büyük Türkiye’sinde gülümseyen çocuklar olmasını istemenden, âşka dair bir türkü söyleyememenden bildim…

Şimdi ise ruhuma kıymık gibi batan özlemin, her daim belimi bükmeye devam ediyor.

Sana verilen ömrün vadesinin dolmak üzere olduğu o günlerde, gitmeye koyulduğun o anlarda; hem gitmeyip kalmanı hem de acılarının dinmesini istiyordum sadece…

Soğumaya durmuş ellerinden, alnından son kez öperken gözlerin kapalı durmasına rağmen huzurun ifadesi yansımıştı yüzüne… Bense bu halinin dilini okuyamıyordum. Ya da okumak istemiyordum. Çünkü;acıların ancak gidince dinecek gibiydi. Ve öyle de oldu…

Çocukluğumda gördüğüm her cenazeyi baygın numarası yapan bir insan, tabutu ise bir sandık gibi tahayyül ederdim. Şimdi de değişen pek bir şey olmadı. Musallada bile hâlâ birazdan uyanacakmışsın gibi duruyordun. Tabutun ise gelinlik kızların, ahiretlik kadınların el emeği göz nuru işlemelerini, hatıralarını sakladıkları bir sandık gibi. O sandık şimdi gözümün önünde değil ama gönlümün içinde öylece duruyor. Benden başka kimsenin açmasını, görmesini istemediğim bir sandık gibi…

Ve sen gideli beri, yeryüzünde esen en nahif yel bile bağrımda kasırga tesiri yapıyor.

Yeniden buluşacağımız vuslat gününe değin ruhunun şaduman olması dileğiyle…

-Fatih KUTLU-

(GÜNÜN TÜRKÇESİ)

Related posts

Leave a Comment