Otobüs durağının içinde sinmiş, rüzgârla yön değiştiren yağmurdan korunmaya çabalıyordu. Az bulutlu havaya aldanmış, yağmur şiddetlenmeden önce de kendini durağa zar zor atabilmişti. Günlerden Pazar olduğundan durak sakindi ve ondan başkası bulunmuyordu. Arada bir, panoda asılı bulunan seyir sefer cetvelini inceliyor, gelip geçen otobüslerin durağa vaktinde geldiğini görünce de içten içe seviniyordu. Kitapçıdaki kızın bakıp da almadığı kitabı alıp okuduğuna sevinmişti. Sohbet edecek konu bulamazsa oradan konu açardı. Resimde de olsa o adama karşı minnet hissediyordu. Elinde çiçek demetiyle durakta bekleyişini ona borçluydu çünkü. O böyle düşünüp dururken kızın otobüsten indiğini fark etmedi bile. Rüzgârdan çiçek demeti dağılmış yapraklarının çoğu uçup gitmişti. Gencin ellerindeki çiçek demetini gören kız hafifçe gülümsedi. Omzuna dokunan kadınsı dokunuşla kendine gelen Erdal toparlanarak kızı selamladı. “Hoş geldiniz, hava böyle yağışlıyken gelmeyeceğinizi düşünmeye başlamıştım.” dedi. “Geleceğime söz verdim bir kere, sizi bekletemezdim. Bu sefer tedarikli geldim, çantamda yağmurluk da var.” diye cevap verdi. “Görünüşe göre sizin şemsiyeniz yok.” Diye ekledi. “Evet, maalesef yanıma almayı akıl edemedim.” Dedi. “Rüzgârdan Biraz döküldüler ama bu çiçekleri sizin için almıştım.” Diye ekledi. “ Kız teşekkür ederek çiçekleri kabul etti, şemsiyeyi de Erdal’a uzattı. Rüzgâr şiddetini kaybetmiş, yağmur inceden inceye yağmaya devam ediyordu. Şemsiyeyi alan Erdal kolunu kıza uzattı ve duraktan uzaklaşıp gittiler.
(DEVAM EDECEK)
Mehmet Hüseyinçelebi
11.07.2021 Kastamonu