Arayış 11

          Üzerinde çalıştığı resmin detaylarını oluşturmuş, çevre öğelerinin ana hatlarını çiziyordu. Çalışma masasındaki telefonu çalmaya başladığında, istifini bozmadan renk tutturmak için boyaları karıştırmaya devam etti. Telefon ikinciye tekrar çalınca, fırçasını bırakıp telefonu açtı. “Sedat Bey, cep telefonunuz kayıtlı olmadığından, size hemen ulaşamadık. Bu akşam için bir programınız yoksa, sizi yeni filmimizin galasına davet etmek istiyoruz.” Dedi telefondaki kadın. “Tabi, gelirim. Memnuniyetle.” Diye cevap verdi. Telefondaki kadının verdiği adres bilgilerini yazdığı not kağıdını gömleğinin cebine koydu ve masadaki boş çay bardağını alıp mutfağa geçti. Masasına tekrar oturduktan sonra çayından bir yudum…

Devamını oku

Arayış 6

Fincandaki buharı tüten çayından bir yudum aldı. Bir yandan gazetesini okuyor, göz ucuyla da ekranda yanıp sönen ve sürekli değişip duran renkli rakamları takip ediyordu. İşe erken saatte gelmişti. Sabah trafiğini yaşamaktansa, erkenden işte olmak evladır diye düşünüyordu. İçini ısıtan çayın ve ekranda yanıp sönen kırmızı, yeşil ve gri renkli rakamların etkisiyle kısa bir süre hayallere daldı. Kitapsever kızla buluşmasını anımsadı. Durakta buluştuktan sonra tek şemsiye ile gidişlerini hatırladı. O saatte kafeler henüz açılmamış olduğundan, bir börekçide kendilerine yer bulabilmişlerdi. Çantasından Don Kişot ciltlerini çıkardığında, onları ilgiyle incelemişti. Halâ ilk…

Devamını oku

Arayış 5

Otobüs durağının içinde sinmiş, rüzgârla yön değiştiren yağmurdan korunmaya çabalıyordu. Az bulutlu havaya aldanmış, yağmur şiddetlenmeden önce de kendini durağa zar zor atabilmişti. Günlerden Pazar olduğundan durak sakindi ve ondan başkası bulunmuyordu. Arada bir, panoda asılı bulunan seyir sefer cetvelini inceliyor, gelip geçen otobüslerin durağa vaktinde geldiğini görünce de içten içe seviniyordu. Kitapçıdaki kızın bakıp da almadığı kitabı alıp okuduğuna sevinmişti. Sohbet edecek konu bulamazsa oradan konu açardı. Resimde de olsa o adama karşı minnet hissediyordu. Elinde çiçek demetiyle durakta bekleyişini ona borçluydu çünkü. O böyle düşünüp dururken kızın otobüsten…

Devamını oku

ARAYIŞ 4

Sabahtan beridir gökyüzünü kaplayan kara bulutlar akşam üzeri dağılmış, yağmurun yıkadığı gökyüzü berraklaşmış, yeryüzü de durulanmıştı. Enberi konumundaki dolunay gökyüzündeki yerini almış, yapılan temizliğin hakkınca yapılıp yapılmadığı kontrol edilircesine bir el feneri gibi parlıyordu. Yüzüne tutulduğunu sandığı dolunayın ışığı Erdal’ı uyandırdı. Bedeni kasılmıştı. Kucağındaki kitabı bir kenara koyarak ayağa kalkıp gerindi. Yarı açık pencereyi örtüp Saate baktı. Gece yarısına az kalmıştı. Yarınki buluşmasını hatırlayıp gerildi. Odadan çıkacakken resimdeki adamla karşı karşıya geldi. “Ne bakıyorsun?” der gibi bir tavırla sertçe bir bakış fırlatıp odadan ayrıldı. Yatağında bir sağa, bir sola huzursuzca…

Devamını oku

ARAYIŞ-3

            Gece yarısından itibaren şiddetle yağan yağmur sabaha doğru etkisini kaybetmişti, fakat inceden çiselemeye devam ediyordu. Apartmandan çıkıp adımını sokağa attığında şemsiyesini yanına aldığına pek sevindi. Birkaç dakika sonra yağmur yeniden şiddetini arttırmıştı. Yağmurun sesi tüm diğer sesleri bastırıyordu. Kısa bir tereddütten sonra yoluna devam etti. Kitapçıların bulunduğu han oturduğu eve yakın olduğundan fazla yürümesi gerekmiyordu. Caddeye ulaştığında tek tük geçen otomobiller ve sağa sola koşuşturan insanlar ilişti gözüne. Hiç biri de yanına şemsiye almamıştı. Hana adımını attığı sırada şemsiyesi kabiliyetinin sınırlarına neredeyse ulaşmıştı. Büfenin önü kalabalık olduğundan çay tost…

Devamını oku

Arayış 2

    Özenle hazırlanmış akşam yemeğinin ardından eski yerine oturup resmi izlemeye kaldığı yerden devam etti. Adamın elindeki kitaba bir kez daha bakınca, doğum günlerinde ona hediye edilen ve dolaplara gelişi güzel sakladığı kitaplarını anımsadı. Uzun zamandır doğru dürüst kitap okumuyordu. Çalışmaya başladığından beri kitap okumaya ayıracak zaman bulamamıştı. Kalkıp dolaba yöneldi ve rastgele bir kitap alarak koltuğuna tekrar oturdu. Resimdeki pozun aynısını taklit etmeye çalışıyordu. Kitabı ve kalemi aynı şekilde tutuyor, resimdeki adam  gibi kararlı görünmeye çabalıyordu. Odaya giren ablasını fark etmedi bile. Ona “Ne okuyorsun Erdal?” diye sorduğunda, başını…

Devamını oku